İSO’dan yapılan açıklamaya göre, İSO Meclisinin Aralık ayı olağan toplantısı, “2025’i Uğurlarken Ekonomi ve Sanayimizin Görünümü, 2026’da Sanayicilerimizin Hedef ve Beklentileri” ana gündemiyle, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bahçıvan, sanayi sektörü açısından zor bir yılın geride kaldığını, buna karşın 2026’ya ilişkin beklentilerin olumlu olduğunu dile getirdi.
Elverişsiz küresel koşullara ve yurt içindeki sıkı finansal şartlara rağmen, 2025 yılının Orta Vadeli Program’da (OVP) öngörülen yüzde 3,3’lük büyüme tahmininin üzerinde tamamlanmasının beklendiğini ifade eden Bahçıvan, mevcut büyüme seviyelerinin Türkiye ekonomisinin potansiyelini yansıtmaktan uzak olduğunu söyledi. Bahçıvan, sektörler arasında derin bir ayrışma yaşandığını belirterek, “Sanayi sektörümüz 2025’te kendi içerisinde de oldukça ayrışan bir tablo çizdi” değerlendirmesinde bulundu.
Yüksek teknoloji grubunda yakalanan ivmenin üretimi desteklemeyi sürdürdüğünü belirten Bahçıvan, başta otomotiv sektörü olmak üzere orta-yüksek teknoloji grubunda toparlanma sinyalleri görüldüğünü söyledi. Buna karşın, finansman ve maliyet koşullarına daha duyarlı olan tekstil gibi geleneksel, emek-yoğun sektörler üzerindeki baskının 2025’te arttığını vurguladı. Bahçıvan, ekonominin yeniden rasyonel bir zemine oturması ve finansal istikrarın sağlanması amacıyla son iki buçuk yıldır toplumun tüm kesimlerinin bedel ödediği bir ekonomi politikası uygulandığını belirterek, “2025 için programın zorlu günlerini yaşadığımız dönem oldu diyebiliriz. İSO Türkiye İmalat PMI verileri de bunu en somut şekilde ortaya koyuyor” dedi.
Son 20 aydır PMI endeksinin 50 eşik değerinin altında seyrettiğine dikkat çeken Bahçıvan, bunun sektörler bazında net şekilde görüldüğünü ifade etti. Sanayi sektörü açısından zor bir yılın geride kaldığını kaydeden Bahçıvan, “Bu fedakârlığın karşılığının göstergelere adım adım yansıyor olması bize umut veriyor. Finansal istikrar sağlandığında ve enflasyon öngörülebilir bir patikaya girdiğinde, bundan en büyük faydayı yine sanayi sektörü elde edecektir” diye konuştu.
Bahçıvan, 2026 yılının Türkiye ekonomisi açısından önemli fırsatlar barındırdığını vurgulayarak, petrol fiyatlarının 2025’i yüzde 20’ye yaklaşan bir düşüşle kapatmaya hazırlandığını, ABD iş gücü piyasasındaki zayıflama sinyalleri ve piyasalarda artan stresin ise Fed’i daha destekleyici bir duruşa yönelttiğini söyledi. Bu iki gelişmenin birlikte, hem dış dengeye katkı sağladığını hem de dezenflasyon süreci açısından olumlu sonuçlar doğurduğunu ifade etti.
Sanayiciler olarak rekabet koşullarının her geçen gün sertleştiği bir dünyayla karşı karşıya olunduğunu belirten Bahçıvan, riskler kadar fırsatların da bulunduğunu söyledi. Doğru stratejilerle bu fırsatların değerlendirilmesi halinde ekonominin daha ileri bir seviyeye taşınabileceğini vurgulayan Bahçıvan, yeni dönemde yalnızca savunma sanayiinde değil, küresel pazarlarda rekabet edebilen ve iç pazarda ithalatın alternatifi olabilecek birçok sektörde başarılı örnekler görüleceğine inandığını ifade etti.
2026’nın Cumhurbaşkanı tarafından “reform yılı” ilan edilmesinin özel bir önem taşıdığını belirten Bahçıvan, küresel belirsizlikler sürse de yurt içinde en temel eksikliklerden biri olan öngörülebilirliğin artacağı bir yıl beklendiğini söyledi. Finansal istikrarın kalıcı hale gelmesi ve daha sağlıklı bir fiyatlama ortamının oluşmasının üretim hayatı açısından kritik olduğunun altını çizdi.
Bahçıvan, mevcut makro istikrar programıyla elde edilecek kazanımların asıl değerinin, yapısal reform ajandasını hayata geçirecek uygun zemini oluşturmasında yattığını belirterek, “Umut ediyoruz ki 2026, Türk sanayisinin gerçek anlamda reforma adım atacağı bir yıl olacak. Yeşil ve dijital dönüşümde hızla yol almamız gerekiyor” dedi.
Enflasyonun 2026 yılı sonunda yüzde 16–19 aralığına gerilemesine yönelik beklentilerin bir miktar iyimser olarak değerlendirildiğini ifade eden Bahçıvan, kasım ayının ardından aralık ayı enflasyonunun da beklentilerin altında kalacağının öngörüldüğünü söyledi. CDS primlerinin 7,5 yıl sonra yeniden 200’lü seviyelere gerilemesinin, kredi derecelendirme kuruluşlarının 2026’nın ilk aylarında Türkiye’ye yönelik not artışları için zemin oluşturduğunu kaydetti.
Mevcut olumlu beklentilerin, sürpriz bir gelişme yaşanmaması halinde 2026’da ciddi faiz indirimleriyle destekleneceğini belirten Bahçıvan, faiz düşüşleri ve enflasyonla mücadelede sağlanacak ilerlemeyle birlikte sanayi sektörüne yönelik kredi kısıtlamalarının kademeli olarak gevşetilmesini beklediklerini söyledi. Bu gelişmelerin, dış finansman ve doğrudan yabancı yatırımlar açısından da 2026’yı 2025’e kıyasla daha olumlu bir yıl haline getireceğini ifade etti.
Finansman sorununun sanayi sektörü üzerindeki baskısının hafiflemesinin herkesin öncelikli beklentisi olduğunu vurgulayan Bahçıvan, kaynak yetersizliğinden ziyade kaynakların etkin dağıtılmamasının temel sorun olduğunu belirtti. Üretim ve istihdamın korunması kadar, verimlilik ve katma değeri ödüllendiren seçici bir kaynak tahsis mekanizmasının önemine dikkat çekti. Bahçıvan, “2025 zorluklarla dolu bir yıl oldu ancak 2026’da umutlarımızı koruyarak bu zorlukları aşabileceğimize inanıyorum” dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı