Şirket, “daha güçlü, daha keskin ve daha sade” bir yapıya geçerek sektörün en yüksek getirilerini sağlamayı hedefleyen yeni yol haritasını yatırımcılarla paylaştı. Rio Tinto CEO’su Simon Trott ve üst yönetim ekibi, şirketin “doğru pazarlardaki doğru varlıklarla” potansiyelini ortaya çıkararak dünyanın en değerli metal ve madencilik şirketi olma hedefini detaylandırdı.
Yeni strateji, üç temel sütun üzerine inşa edildi. İlk sütun olan operasyonel mükemmeliyet kapsamında Rio Tinto, faaliyetlerini üç dünya çapında iş grubunda birleştiriyor: demir cevheri, bakır ve alüminyum & lityum. Bu sadeleştirilmiş yapı, güvenliğin önceliklendirildiği, verimlilik ve üretkenliğe odaklanan ve en iyi cevher yatağı bilgisini kullanan bir üretim modeli sunacak. İkinci stratejik sütun olan proje yürütme aşamasında şirket, ölçekli ve etkin projelerle organik büyüme seçeneklerini artırmayı amaçlıyor. Üçüncü sütun ise sermaye disiplinini güçlendirmeye dayanıyor. Rio Tinto, sermayeyi sıkı bir disiplinle tahsis ederek güçlü ve dayanıklı bilançosunu korumaya devam etmeyi planlıyor.
Rio Tinto, kısa vadede odaklandığı alanların şimdiden somut sonuçlar verdiğini açıkladı. 2025 yılında şirketin üretiminin yüzde 7 artması beklenirken, 2030’a kadar bileşik yıllık üretim artışının yüzde 3 seviyesinde olacağı tahmin edildi. Bu büyümenin, bakırda Oyu Tolgoi, demir cevherinde Simandou ve lityumda Arcadium ile Rincon projelerinin devreye alınmasıyla destekleneceği ifade edildi. Şirketin operasyonel verimlilik programı kapsamında yalnızca ilk üç ayda 650 milyon dolarlık yıllıklandırılmış verimlilik artışı elde edildiği belirtildi. Bu kazanımlar arasında organizasyonun sadeleştirilmesi, yetki ve sorumlulukların varlıklara devredilmesi, operasyonel disiplinin güçlendirilmesi ve temel olmayan projelerin durdurularak portföyün keskinleştirilmesi yer aldı.
Rio Tinto ayrıca mevcut varlık tabanından fırsatçı bir şekilde 5–10 milyar dolar arasında nakit serbest bırakmayı hedeflediğini duyurdu. Şirket, üçüncü taraf finansmanının sermaye maliyetinin altında olduğu alanlarda bu kaynağın açılacağını belirtirken, arazi, altyapı, madencilik ve işleme varlıklarında sahiplik ve ortaklık seçeneklerinin incelendiğini açıkladı. Demir ve Titanyum ile Boratlar birimlerine ilişkin stratejik incelemelerin planlandığı gibi ilerlediği, bir sonraki aşamada piyasanın bu varlıklar için test edileceği ifade edildi.
CEO Simon Trott, şirkete yönelik vizyonunu şu sözlerle açıkladı:
“Rio Tinto’nun bir sonraki bölümü için güçlü bir pozisyondan ilerliyoruz; işi keskinleştirip sadeleştirerek sektörün lider getirilerini sağlamaya odaklanıyoruz. Performansı disiplin, verimlilik ve benzersiz büyüme fırsatlarımızla artırarak çeşitlendirilmiş portföyümüzün tüm potansiyelini ortaya çıkaracağız. Güçlü üretkenlik kazanımları elde ediyoruz ve daha fazlası da gelecek. Üçüncü taraf yatırımlarının mantıklı olduğu alanlarda varlık tabanımızdan nakit serbest bırakmak, bilançomuzu güçlendirecek ve geleceğe yönelik yatırımları disiplinli bir şekilde sürdürürken getirileri korumamızı sağlayacak. Deneyimli liderlik ekibimiz, hissedarlarımız, çalışanlarımız, ortaklarımız ve bulunduğumuz topluluklar için dünyanın en değerli metal ve madencilik şirketi olma görevimizi yerine getirmeye kararlıdır.”
Toplantıda öne çıkan diğer bilgiler arasında, 2024–2030 döneminde birim işletme maliyetlerinde yüzde 4’lük bir düşüş beklentisi yer aldı. Rio Tinto, Oyu Tolgoi yeraltı bakır madeni, Simandou demir cevheri projesi ve Rincon’daki lityum projelerinin tamamlanmasının ardından, 2028 sonrasında orta vadeli sermaye harcamalarının yıllık 10 milyar doların altına ineceğini açıkladı. Lityum tarafında devam eden projelerin 2028’e kadar yıllık yaklaşık 200 bin tonluk kapasiteye ulaşacağı ifade edilirken, yeni yatırımların yalnızca pazar koşulları ve getiri beklentileri desteklediğinde devreye alınacağı vurgulandı.
Uzun vadeli fiyat varsayımlarına göre şirketin FAVÖK’ünün 2030’a kadar yüzde 40–50 artış potansiyeli olduğu belirtildi. Bu öngörü, yüzde 20’lik bakır eşdeğeri üretim artışı, operasyonel mükemmeliyet programı ve sermaye disiplininin birleşik etkisine dayanıyor. Çeşitlendirilmiş portföy yapısının daha dengeli bir gelir dağılımı sağlayacağı, 2025 itibarıyla bakır ve alüminyumun finansal katkısının arttığı ve orta vadede üç temel ürün grubunun finansalları daha dengeli bir biçimde paylaşacağı ifade edildi.
Şirket, güçlü bilanço yapısını koruduğunu, düşük net borç seviyesinin döngüsel dalgalanmalara karşı esneklik sağladığını ve hissedarlara %40–60 bandında temettü politikasının dokuz yıldır istikrarlı şekilde sürdürüldüğünü belirtti.
Rio Tinto, 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 50 azaltmayı hedefleyen stratejik karbonsuzlaşma planının güncellendiğini açıkladı. Şirket, bu hedef için gerekli sermaye yatırım tahminini önceki 5–6 milyar dolar aralığından 1–2 milyar dolar aralığına revize etti. Bu düşüşün, yenilenebilir enerji yatırımlarında üçüncü taraf finansman modellerinin daha fazla kullanılması sayesinde gerçekleştiği belirtildi. Şirket, en zorlu sektörlerde net sıfır emisyonu mümkün kılacak teknolojilerin olgunlaşmasının zaman aldığını, bu nedenle yatırımların finansal disiplin çerçevesinde adım adım ilerleyeceğini vurguladı.
2025 üretim beklentilerinde bakır üretim aralığı 860–875 bin tona yükseltilirken, birim maliyet beklentisi de 80–100 cent/lb aralığına düşürüldü. Boksit üretiminin 61 milyon tonun üzerine çıkması, alüminyum üretiminin ise kılavuz aralığının üst bölümünde gerçekleşmesi bekleniyor. IOC yönlendirmesi 9,0–9,5 milyon ton seviyesine güncellenirken, 2026’da Simandou’dan 5–10 milyon tonluk ilk ticari üretimin başlayacağı duyuruldu.
Toplantıda, 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin sermaye harcaması tahminleri yaklaşık 11 milyar dolar olarak açıklandı. Orta vadede ise yıllık harcamaların 10 milyar doların altında tutulması hedefleniyor. Rio Tinto ayrıca 2026 için demir cevheri, bakır, alüminyum, lityum ve boksit üretim beklentilerini de paylaştı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı