Çelik sektörünün devlerini 7. kez buluşturan, www.insaatnoktasi.com olarak medya partnerleri arasında yer aldığımız 7. Uluslararası Çelik Endüstrisi ve Üretim Teknolojileri Konferansı’nda çelik sektörünün sorunları konuşuldu. Çelik endüstrisi sektörü ana ve yan sanayi sektör temsilcilerini bir araya getiren organizasyon; 5* Silence İstanbul Hotel & Convention Center'da gerçekleşti.
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Dünya çelik sektöründe korumacı eğilimler konulu açılış konuşmasında önemli açıklarda bulundu.
Dışarıya çok bağımlı olmayacağımız şekilde üretim yapılması gerektiğini dile getiren Yayan, “Türkiye dışarıdaki dalgalanmalardan en az etkilenecek şekilde yapılanmalı. Ekonomimizin sağlam olması geleceğimiz için hayati önem taşıyor” dedi.
Serbest ticaret anlaşmasını sorgulanması gerektiğini de savunan Yayan, “AB ile aramızdaki vergi oranları serbest ticaret anlaşması olmayan Fas'a da Mısır'a da aynı uygulanıyor bize bir avantajı yok. Bizim aleyhimize 5-6 tane çok keskin hükümleri var, lehimize çalışan hükümleri yoksa bunu gözden geçirmemiz lazım. 'Avrupalılar ne yaparsanız yapın ama biz bunu bildiğimiz gibi devam edeceğiz' diyorlarsa demek ki bu ilişkinin bitmesini istiyorlar o zaman da bitirmek lazım. Rahatsız olduğumuzu kabul ettirip iyileştirme yaptırmak lazım. Kayıtlarımız açık bundan dolayı ihracatımızın düştüğü açık” diye konuştu.
“İHRACATI BİR MİKTAR DURAKLATIP, İÇ PİYASAYA YÖNELMELİYİZ”
Çelik üreticilerinin yeni pazar arayışı içinde olduğunu fakat bunun eskisi kadar kolay olmadığını dile getiren Yayan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çelik sektörü yeni pazarlar arayışı içerisindeler. Tekrar Uzakdoğu ve Afrika bölgelerine yönelindi. Ama artık Dünya küçük, eskisi gibi değil herkesin her yere kolayca ulaşma imkanı var. Dolayısıyla ihracatı bir miktar duraklatma sonra da azaltma ihtiyacı içerisinde olmalıyız. Şu anda dünya çelik sektöründe korumacı bir yapı var. Bunun da geçici bir durum olmadığı ortada. Bir taraftan ihracat yapmaya çalışıyoruz bir taraftan da oluk gibi çelik ürünü Türkiye'ye geliyor. Bizi ihracat yapma mecburiyetinde bırakan şartları gözden geçirmeliyiz. Öncelikle iç piyasamızı netleştirmemiz, rasyonalize etmemiz lazım. Bir yerden bir takım ürünler geliyor, siz ise ihraç etmeye çalışıyorsunuz, sonra sizin ihraç ettiğiniz yerlerden dur deniyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Sürdürülebilir olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Amerika, Kanada, Avrupa değil sadece en küçük ülkelerden dahi size soruşturma açıp sizi engelliyorlar. Dolayısıyla ihracatı biraz makul seviyelere indirip iç piyasaya yönelmek, iç piyasada da ithalatı azaltıp tamamıyla yurt içinden tedarik etme anlayışına yönelmesi lazım. Yoksa al-satla yollarda kaybettiğimizi ekonomiye yönlendirme imkanımız olmaz.”
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan konuşmasının sonuç bölümünde şunlara dikkat çekti:
- 2008 yılında Türkiye'nin çelik tüketimi, döviz kuru hareketliliği ve dış faktörlerin de etkesiyle ekonomide yaşanan dalgalanmalar sonrasında, yüzde 14.9 oranında azalmıştır. Ham çelik üretimi yüzde 0.6 oranında düşüş gösterirken, çelik ihracatı yüzde 20.5 artarak 22.1 milyon ton seviyesine ulaşmıştır.
- Çelik ihracat gelirlerindeki artış 13.3 milyar dolar seviyesinden 17.6 milyar dolar seviyesine çıkmış ve ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 139 seviyesine yükselmiştir.
- 2019'un ilk iki ayında çelik talebi iç pazardaki durgunluk sebebiyle düşüşünü sürdürmüştür. Çelik talebinin 2019'un son çeyreğinden itibaren, ekonomideki iyileşmeye paralel olarak yükselmesi beklenmektedir. Enflasyonun düşmesi ve ekonomide yeni dengelerin kurulması sonrasında çelik talebinin 2020 yılında 2017 yılı seviyesini aşması hedeflenmektedir.
Nihal ÖZKEN
Comments
No comment yet.