Hurda alanında kazandığı deneyimi, takım çalışmasına dayalı liderlik anlayışıyla harmanlayan Türeyyen, sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılığı ön planda tutarak, sektördeki zorluklarla başa çıkmak için güçlü iş birliklerini doğru stratejiler ile geliştirmeyi hedefliyor.
Steel Summit 2025 konferansı Hurda Paneli’nde de konuyla ilgili moderatörlük yapacak olan Türeyyen; gelecekte hurda tedarikinde yaşanabilecek sıkıntılara da dikkat çekerek, sektörü daha verimli ve sürdürülebilir kılma adına önemli adımlar atılmasının gerektiğini vurguladı.
Çelik piyasalarında hurda denilince ilk akla gelen isimlerden biri olmayı başaran Osman Türeyyen’in hurda ile yolunun kesişmesi hikayesini öğrenebilir miyiz?
Çocukluğumdan beri mühendis olma hayaliyle büyüdüm ve bu nedenle normal lise yerine meslek lisesinde okumayı tercih ettim. İstanbul Haydarpaşa Teknik Lisesi'nin Makine bölümünde eğitim aldıktan sonra, 1987 yılında İTÜ Metalurji Fakültesi'nden mezun oldum. Çeşitli firmalarda çalıştım, ancak kariyerim boyunca demir çelik sektöründe yer aldım.
Hurda konusuna yoğunlaşmam Ekinciler Demir Çelik ile başladı ve Habaş ile devam etti. Bu süreçte yalnızca satın alma değil, kalite kontrol dahil olmak üzere hem ticari hem de teknik alanlarda çalıştım. Ayrıca, çelikhanelerde ve hurda sahalarında da görev aldım. Daha sonra hurda satış tarafına geçtiğimde, uluslararası büyük bir ticaret firması olan Stemcor UK’de çalışmaya başladım. Bu dönemde, hem yurt içinde hem de yurtdışında birçok ülke, liman ve sahada deneyim kazandım.
Hurdacı olmak gibi bir hayalim yoktu ama yaşam koşulları beni geri dönüşüm ve hurda sektöründe çalışmaya yöneltti. Bugün geriye dönüp baktığımda, bu alanın ne kadar önemli olduğunu daha da net görebiliyoruz. Artık gençlerimizin de geri dönüşüm sektörünü bir kariyer alanı olarak görmeleri gerektiğine inanıyorum. Çünkü geri dönüşüm, hangi alanda olursa olsun, hem çevresel hem de ekonomik açıdan son derece değerli ve stratejik bir konudur.
Hurda satışı alanında benden önce başarılı çalışmalar gerçekleştiren meslektaşlarımdan ilham alarak, Mart 2001'de temsilcilik düzeyinde satış alanında çalışmaya başladım.
Ancak beni diğer meslektaşlarımdan ayıran en temel fark; tarz olarak, hedefim ve inancımın her zaman takım çalışmasına dayanıyor olmasıdır. Kendi işimi kurduktan sonra da öncelikli hedefim her zaman güçlü bir ekip kurmak, birlikte üretmek ve birlikte başarmak oldu. Yıllar sonra bugün dönüp baktığımda, hem kendi adıma hem de firmamız adına doğru bir yolda ilerlediğimizi görmek beni gururlandırıyor.
Hurda tedarik süreçlerinde karşılaştığınız zorluklar nelerdir? Hangi stratejilerle bu zorlukları aşmayı başarıyorsunuz?
Ülkemiz, demir-çelik üretiminde dünya genelinde en önemli ülkelerden biri konumundadır. Sektörümüzde faaliyet gösteren üretici firmaların profilinden dolayı- ki ağırlıklı olarak Elektrik ark ocaklı tesislerde imalat yapılmaktadır. Demir çelik hurdası, temel hammadde girdisi olarak kritik bir öneme sahiptir. Ancak, uzun yıllardır yurt içi hurda üretiminin talebi karşılayamaması nedeniyle Türkiye, bu alanda dünyanın en büyük ithalatçı ülkelerinden biri haline gelmiştir.
Bu konum, sektörümüze hem avantajlı hem de dezavantajlı yönleriyle yansımaktadır. Global ölçekte lider ithalatçı ve önemli bir pazar oyuncusu olmak, fiyatların belirlenmesinde etkili bir rol üstlenmemizi sağlarken; istenilen kalite ve miktar kompozisyonlarının her zaman temin edilememesi, zaman zaman önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Günümüzde, üretim süreçlerinde karbon salınımının belirli sınırlar içinde tutulması zorunluluğu göz önünde bulundurulduğunda; çevre normlarına uygun, kaliteli ve doğru miktarda hammaddeyi uygun fiyatlarla temin etmek, sektör adına ciddi bir zorluk haline gelmiştir. Bizim hedefimiz ise, farklı tedarikçilerimiz aracılığıyla müşterilerimizin ihtiyaç duyduğu hurda kompozisyonlarını, sipariş bazında belirli oranlarda özel tedariklerle ve piyasa koşullarına uygun olan hazır kompozisyonlarla birleştirerek en uygun çözümleri sunmaktır. Bu sayede, hem sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan hem de maliyet açısından avantajlı bir tedarik modeli geliştirmeyi amaçlıyoruz.
METKİM, Kanada, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerden teknoloji ve makineler tedarik ediyor. Bu uluslararası iş birlikleri nasıl bir avantaj sağlıyor?
Temsilcisi olduğumuz firmalar aracılığıyla yalnızca ticari faaliyetlerde değil, aynı zamanda teknik alanlarda da sektöre katkı sağlamaktayız. Bu sayede, aynı sektör içerisinde farklı uzmanlık alanlarında çalışma imkânı doğuyor. Bu çeşitlilik, hem iş yapma kabiliyetimizi artırıyor hem de sektör içerisindeki çevremizi genişletmemize katkı sağlıyor. Genişleyen iş ağımız ve çok yönlü hizmet anlayışımız, bize sürdürülebilir bir büyüme ve daha güçlü iş birlikleri geliştirme konusunda önemli avantajlar sunuyor.
Makine ve ekipman kullanımı ülkemizde henüz istenen düzeyde değil…
Radyasyon ölçüm sistemleri ve hurda hazırlama makinaları gibi teknolojik ekipmanların Türk pazarındaki potansiyeli hakkında ne düşünüyorsunuz?
Merkezi Kanada’da bulunan RAD&COMM firması, radyasyon ölçüm sistemleri alanında dünya genelinde en önde gelen firmalar arasında yer almaktadır. Biz de uzun yıllardır bu markanın Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgelerindeki yetkili temsilciliğini yürütmekteyiz.
Türkiye'nin, demir-çelik sektöründe bölgesel lider konumu sayesinde, bu alandaki teknolojik çözümlerin uygulanmasında da örnek ülke olma misyonunu başarıyla sürdürdüğüne inanıyoruz. Bugün, RAD&COMM sistemleri ülkemizdeki birçok üretici tarafından aktif olarak kullanılmakta; gelişen teknoloji ile birlikte sistemler sürekli olarak güncellenmekte ve daha üst seviyeye taşınmaktadır.
Ancak geri dönüşüm alanında makine ve ekipman kullanımı henüz ülkemizde istenen düzeye ulaşabilmiş değildir. Oysa bu alandaki verimlilik ve sürdürülebilirlik, gelişmiş ekipmanlarla doğrudan ilişkilidir. Geri dönüşüm süreçleri; pres makineleri, makas sistemleri, hassas ölçüm cihazları ve metal öğütme teknolojileri gibi modern altyapılar olmadan etkin bir şekilde yürütülemez. Bu nedenle, mevcut teknolojilerin yenilenmesi ve kullanım oranlarının artırılması büyük önem taşımaktadır.
Yurt içi hurda ve geri dönüşüm kapasitesinin artırılması için hem yerli makine üreticilerinin desteklenmesi hem de uluslararası üreticilerle daha yakın iş birlikleri kurulması sektörümüz açısından büyük bir itici güç olacaktır. Bu süreç, sadece teknolojik gelişimi değil, aynı zamanda sektörel verimliliği ve rekabet gücünü de ileriye taşıyacak bir katalizör görevi görecektir.
“Her zaman gelişmelere açık bir bakış açısıyla ilerliyoruz”
Akdeniz bölgesindeki tedarik zinciri yönetimi nasıl işliyor? Farklı bölgelere de açılmayı düşünüyor musunuz?
METKİM Metal olarak hurda tedarik zincirinde özellikle satış tarafında aktif bir rol üstleniyoruz. Çalışma bölgemiz ağırlıklı olarak Karadeniz ülkeleri, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ni kapsıyor. Bu bölgeler, bizim için ana hammadde sağlayıcı pazarlar niteliğinde.
Hurda alımı gerçekleştiren pazarlar ise başta Akdeniz bölgesinde yer alan Türkiye, Mısır ve Yunanistan; Orta Doğu’da ise Suudi Arabistan, Umman ve Kuveyt gibi ülkelerden oluşuyor. Şu anda tüm iş hacmimiz bu pazarlarda yoğunlaşmış durumda ve operasyonlarımızın büyük bölümü bu coğrafyalarla sınırlı.
Bugün itibarıyla farklı bölgelere açılma yönünde aktif bir planımız bulunmamakla birlikte, sektörün dinamik doğası gereği gelecekte nasıl fırsatlarla karşılaşacağımızı zaman gösterecek. Her zaman gelişmelere açık, fırsatları değerlendirmeye hazır bir bakış açısıyla ilerliyoruz.
Ekonomik kaygılar çevreyle ilgili adımların gecikmesine neden oluyor…
METKİM olarak çevresel sürdürülebilirlik açısından sektörde nasıl bir rol üstleniyorsunuz? Geri dönüşüm ve enerji verimliliği konularında uyguladığınız stratejiler nelerdir?
Her işte olduğu gibi, bizler için de çevrenin korunması, sürdürülebilirlik ve yaşadığımız dünyanın geleceği önemli öncelikler arasında yer alıyor. Ancak ne yazık ki son yıllarda, ekonomik kaygıların ön plana çıkmasıyla birlikte bu hayati konular, ilk dönemlerindeki heyecanını yitirmiş durumda. Bu da çevreyle ilgili bazı kritik adımların gecikmesine neden oluyor. Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyorsak, bu konuda daha dengeli politikalar izlenmesi büyük önem taşıyor. Uluslararası kuruluşların ve hükümetlerin, çevresel sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan firmalara daha fazla destekleyici ve teşvik edici mekanizmalar sunmaları gerektiğine inanıyoruz. Biz de METKİM Metal olarak, iş birliği içinde olduğumuz tüm firmalarla yürüttüğümüz çalışmalarda yalnızca ekonomik verimliliği değil, çevresel etkileri de göz önünde bulunduruyor, sürdürülebilirlik ilkesini faaliyetlerimizin ayrılmaz bir parçası haline getirmeye özen gösteriyoruz.
“Gelecek yıllarda hurda işlerinin giderek zorlaşacağı çok açık”
2025 yılı için küresel hurda pazarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yıl sonuna kadar öngörüleriniz neler?
2020 yılından itibaren yaşanan dalgalı hareketler, tahminleri ve beklentileri çok kısa vadeye indirgemiş durumda. Artık uzun vadeli planlar yapmak ve bu planlara göre fiyat tahminleri yapmak neredeyse imkânsız hale geldi. Hem ülkeler hem de firmalar, gelişmeleri aylık, haftalık hatta günlük olarak takip etmek zorunda kalıyorlar ve buna bağlı olarak hedeflerinde sürekli uyarlamalar yapmak durumunda kalıyorlar. Maalesef fiyat tahminleri de bu kategoride.
Gelecek yıllarda hurda işlerinin giderek zorlaşacağı çok açık. Buradaki en büyük kriter, istenilen hurda kalitelerinin yeterli miktarlarda sağlanabilmesidir. Diğer taraftan, ülkeler ve bölgeler arasında uygulanan belli başlı kriterler, kotalar ve vergiler, firmaların hem üretimde hem de satışlarda kendi bölgelerine konsantrasyon zorunlulukları getirebilir. Bunun yanı sıra, nakliye ve lojistik imkanlarının giderek artması bir avantaj gibi görünse de, bunların maliyetlerinin sürekli artması, firmalar için önemli bir dezavantaj oluşturuyor. Bu durum, ülkelerin ve firmaların yatırımlarını bölge bazında değerlendirmelerini ve yönlendirmelerini gerektirebilir.
Türkiye’deki bir çelik fabrikasının, bugün itibariyle Amerika’dan veya Avrupa’dan hurda alması şimdilik çok zor değil gibi görünüyor. Ancak, belirli kaliteler söz konusu olduğunda, çok uzak olmayan bir gelecekte ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Bu sebeple, belki de üretici fabrikalar kendi hurda tedarikçi firmalarını geliştirmek veya bir geri dönüşüm firmasıyla uzun vadeli iş birliği yapmak durumunda kalabilirler. Bu yönde çalışmalar için bir an önce planlamalara ve aktif çalışmalara geçilmelidir diye düşünüyorum.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı