Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) yayımladığı yeni rapor, Güney Afrika’daki çelik sektörünün ülke ekonomisinde kritik bir role sahip olduğunu ancak karbon salımını azaltmak için kapsamlı bir dönüşüm sürecine ihtiyaç duyduğunu ortaya koyuyor. OECD’nin “Implementing the OECD Framework for Industry’s Net-Zero Transition in South Africa” başlıklı raporuna göre, çelik sanayisi ülke ekonomisinin yaklaşık yüzde 1,5’ini oluşturuyor ve 200 binden fazla kişiye iş imkânı sağlıyor. Ancak sektör, Güney Afrika’nın enerjiye bağlı karbon salımının üçte birinden sorumlu. Rapor, çevresel hedeflerle uyumlu, rekabetçi ve uzun vadeli bir üretim modeline geçişin kaçınılmaz hale geldiğini vurguluyor.
Yüksek maliyetli bir dönüşüm süreci
OECD raporu, bölgede kömür temelli üretim yöntemlerinden temiz teknolojilere geçişin önemli maliyetler yarattığını belirtiyor. Hidrojenle doğrudan indirgenmiş demir (H₂-DRI-EAF) ve karbon yakalama sistemleri (CCU) gibi düşük emisyonlu yöntemlerin, geleneksel üretime kıyasla yüzde 26 ila 42 daha pahalı olduğu ifade ediliyor. Bu farkın başlıca nedeni, yenilenebilir enerjiye sınırlı erişim, yüksek yatırım maliyetleri ve yeşil üretim için piyasa teşviklerinin yetersizliği. OECD’ye göre, dönüşümün yalnızca finansmanla değil, güçlü bir kamu-özel sektör iş birliğiyle desteklenmesi gerekiyor. Raporda ayrıca hükümetin çelik sektörü için açık bir yol haritası oluşturması, karbon azaltım politikalarını güçlendirmesi ve çevre dostu üretimi teşvik eden uygulamaları yaygınlaştırması öneriliyor.
Yatırımlar ve altyapı ön planda olmalı
OECD’ye göre, düşük karbonlu üretime geçişin hızlanması için yatırım ortamının iyileştirilmesi büyük önem taşıyor. Enerji altyapısının yenilenmesi, sanayi bölgelerinde ortak altyapı yatırımlarının yapılması ve uzun vadeli elektrik ile hidrojen tedarik anlaşmalarının hayata geçirilmesi, sektörün dönüşümünü kolaylaştıracak adımlar olarak görülüyor. Rapor, yenilenebilir enerji kaynaklarının daha verimli kullanılmasının ve üretime entegre edilmesinin de gelecekteki rekabet gücü açısından belirleyici olacağını vurguluyor. OECD ayrıca, kamu destekli kredi ve garanti sistemlerinin yatırımcıların risk algısını azaltabileceğini, böylece düşük emisyonlu projelere olan ilgiyi artırabileceğini belirtiyor.
“Doğru politika ve finansal stratejilerle Güney Afrika, hem sanayisini yeniden canlandırabilir hem de yeşil çeliğin küresel merkezi haline gelebilir.”
OECD, Güney Afrika’nın doğal kaynakları, demir cevheri kalitesi ve yenilenebilir enerji potansiyeli sayesinde düşük karbonlu çelik üretiminde bölgesel bir merkez olabileceğini ifade ediyor.
Raporda, son yıllarda açıklanan Steel Master Plan, Just Energy Transition Partnership (JETP) ve Just Energy Transition Investment Plan (JET IP) gibi girişimlerin doğru yönde adımlar olduğu ancak bu uygulamaların hızlanması gerektiği belirtiliyor.
Kuruma göre, dönüşüm süreci yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal bir boyut da taşıyor. İşçilerin ve yerel toplulukların sürece dahil edilmesi, eğitim ve istihdamın korunması, dönüşümün adil ve sürdürülebilir olmasını sağlayabilir. OECD, doğru politikalar ve güçlü iş birlikleriyle Güney Afrika’nın hem sanayisini yenileyebileceğini hem de küresel çelik piyasasında yeni bir konum elde edebileceğini belirtiyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı