Metal Solutions, geleneksel metal çatı ve cephe kaplamaları alanında Birleşik Krallık’ın önde gelen tedarikçilerinden biri olarak, SSAB’nin geliştirdiği fosil yakıtsız teknolojileri kullanarak düşük karbonlu çözümler sunmayı taahhüt ediyor. Şirketin hedefi, geri dönüştürülmüş düşük emisyonlu çelikten başlayarak, tamamen fosil yakıtsız bir üretim sürecine geçmek.
GreenCoat® ile yeşil dönüşüm
Ortaklık kapsamında, Metal Solutions'ın ürün portföyünde yer alan SSAB’nin kolza yağı esaslı GreenCoat® renkli kaplamalı çeliği, çevre dostu metal çatı ve cephe kaplamalarının temel malzemelerinden biri olmaya devam edecek. Bu yenilikçi ürün, sürdürülebilir inşaat malzemeleri alanında fark yaratırken, karbon ayak izini de ciddi oranda azaltıyor.
Metal Solutions Direktörü John Flood, “İş birliği, sürdürülebilirlik ve inovasyon bizim temel değerlerimizdir. Bu ortaklık sayesinde, müşterilerimize daha yeşil ve daha sorumlu bir gelecek sunuyoruz,” dedi.
SSAB Swedish Steel Ltd. Genel Müdürü Dave Williams ise, “Metal Solutions ile olan bu yeni adımı atmaktan memnuniyet duyuyoruz. GreenCoat® ile yalnızca kendi emisyonlarımızı azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda müşterilerimizin dolaylı emisyonlarını da düşürmelerine katkıda bulunuyoruz,” açıklamasında bulundu.
Fosil yakıtsız çelikte liderlik hedefi
Geleneksel çelik üretimi, küresel CO₂ emisyonlarının önemli bir kaynağı olmaya devam ederken, SSAB bu alandaki dönüşümün öncülerinden biri olmayı sürdürüyor. Şirket, 2021 yılında HYBRIT® teknolojisi ile dünyanın ilk fosil yakıtsız çeliğini üretmişti. Bu yenilikçi yöntemde, demir cevherinin indirgenmesinde kömür yerine hidrojen kullanılıyor ve süreçten yalnızca su buharı açığa çıkıyor.
SSAB'nin ticari ölçekte üretime geçtiğinde hedefi, SSAB Fossil-free™ markasıyla üretilen çeliğin GHG Protokolü'nün Kapsam 1, 2 ve yukarı akış Kapsam 3 emisyonlarında kilogram başına 0,05 kg CO₂e’den daha az emisyon üretmesi. Bu oran, çelik sektöründe sürdürülebilirliğin sınırlarını yeniden tanımlıyor.
SSAB ve Metal Solutions’ın bu stratejik iş birliği, yapı sektöründe çevresel etkiyi azaltacak ve daha sürdürülebilir tedarik zincirlerinin oluşturulmasına öncülük edecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Comments
No comment yet.