Grimm, talep eksikliği nedeniyle yüksek fırınların kapatılmak zorunda kalabileceğini belirtti ve bunun yalnızca thyssenkrupp Steel’e özgü olmadığını, Avrupa genelinde yüksek fırınların kapatıldığını, kapasite düşürüldüğünü, dönüşüm projeleri ve yatırımların ertelendiğini veya iptal edildiğini ifade etti.
Bu sürecin çoğu zaman geri dönüşsüz olduğunu belirten Grimm, etkilerin yalnızca çelikle sınırlı kalmadığını; otomotiv, tedarikçiler, kimya ve makine sektörleri dahil tüm endüstriyel değer zincirini etkilediğini söyledi. Almanya’da aylık yaklaşık 10 bin sanayi işi kaybı yaşandığını belirten Grimm, durumun “kontrol edilmesi gereken bir yangın” olduğunu ifade etti.
Almanya’nın mevcut uluslararası düzenin bozulmasını kabullenmekte isteksiz olduğunu vurgulayan Grimm, “130 yıllık ihracata dayalı Alman ekonomik büyüme hikayesi şimdilik sona erdi. Ticaret ortakları artık öngörülemez aktörler veya rakipler. Çin ve Hindistan gibi uzun yıllar boyunca teknoloji ihraç ettiğimiz ülkeler artık rakip; Çin ise sistemik bir rakip” dedi. Grimm, Avrupa siyaseti ve Almanya’nın, küresel değişimlere yavaş tepki verdiğini, diğer ülkelerin ise stratejik ve hızlı adımlar attığını belirtti.
Üç acil önlem öne çıkıyor
İlk olarak etkili ticaret koruması gerekiyor. Avrupa pazarına giren aşırı kapasiteye karşı önlem alınmadığı sürece endüstrinin ayakta kalması mümkün değil. Dünya genelinde yaklaşık 700 milyon ton aşırı kapasite bulunuyor; bunun büyük kısmı Çin’den geliyor ve ciddi şekilde sübvanse ediliyor. ABD ile AB arasındaki tarifeler de Avrupa’ya daha fazla kapasite yönlendiriyor. Grimm, bu durum karşısında dumping ile rekabet etmenin imkânsız olduğunu ifade etti.
İkinci önlem, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM). Grimm, milyarlarca euro yatırılarak yapılan yeşil dönüşüm yatırımlarına rağmen, CO2 yoğun çeliğin rekabeti bozduğunu vurguladı. CBAM’ın eksiksiz uygulanması ve işlenmiş çelik ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini belirten Grimm, mevcut kuralların dolambaçlı yollarla aşılabildiğine dikkat çekti. CBAM reformu hayata geçirilene kadar AB Emisyon Ticareti Sistemi (ETS) kapsamında verilen ücretsiz tahsislerin devam etmesi gerektiğini söyledi; aksi hâlde yeşil çelik pazarının oluşamayacağını vurguladı.
Üçüncü önlem ise bağlayıcı “Avrupa İçeriği” kotaları. Grimm, Almanya’nın özel altyapı fonlarının sübvansiyonlu Çin çeliği için kullanılmaması gerektiğini belirtti ve yerli üretimin desteklenmesini stratejik bir zorunluluk olarak nitelendirdi.
thyssenkrupp Steel’in yaşadığı somut zorluklara da değinen Grimm, elektrik çeliği gibi stratejik ürünlerde Asya rakiplerin fiyat avantajı nedeniyle sözleşmeler kaybettiklerini söyledi. Şirket, Avrupa’nın hâlâ Rusya’dan büyük ölçekli çelik ithalatına izin verirken, kendi üretiminin ciddi şekilde azaldığını belirtti. 2024’te AB’de dokuz milyon tonluk üretim durdu ve bu süreçte işten çıkarmalar yaşandı.
Grimm, Avrupa genelinde daha güçlü ticaret koruması için Brüksel’de önerilen uygulamayı da aktardı. Öneri, duty-free ithalat kotalarının yarıya indirilmesini ve bunun üzerindeki ithalata %50 gümrük vergisi uygulanmasını öngörüyor. Bu önlemin hızlı uygulanmasının sektör için net bir sinyal olacağını ifade etti.
Almanya’da uzun vadeli yapısal değişiklikler gerektiğini vurgulayan Grimm, yatırım ortamının iyileştirilmesi, kurumsal vergi reformları ve aşırı düzenlemenin azaltılmasının zorunlu olduğunu belirtti. Gecikmenin iş kayıplarını artıracağını ve toplumsal güveni zedeleyeceğini ifade etti.
thyssenkrupp Steel, Almanya’daki tesislerine 1 milyar eurodan fazla yatırım yaptı ve yeşil çelik dönüşümünde öncü rol üstleniyor. Duisburg’da inşa edilen doğrudan indirgeme tesisi ile şirket, yeşil çelik üretim kapasitesini artırmayı hedefliyor. Grimm, işten çıkarmaların gerekli olduğunu ancak yüksek uzmanlığa sahip değer zincirlerinin korunması için bu adımların zorunlu olduğunu belirtti ve “Fırtınada hafif yazlık ceketle durmak yerine, yağmurluklarımızı giyip harekete geçiyoruz” dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı