Ülkenin en büyük çelik üreticilerinin son mali sonuçları, yavaşlamanın boyutunu açıkça ortaya koyuyor. Üreticiler zayıf fiyatlar, daralan kâr marjları ve artan operasyonel maliyetlerle mücadele ediyor. Gelir ve kâr düşüşleri yaygın hale gelirken, bazı şirketlerde yıllar sonra ilk kez serbest nakit akışı negatife döndü.
Bir zamanlar Rus çelik üreticileri için can simidi olan ihracatlar da eski cazibesini yitirdi. 2022 sonrasında Rus yarı mamul çeliğinin başlıca alıcılarından biri haline gelen Türkiye’ye satışlar, Ankara’nın yerel haddehaneleri belirli oranda yerli hammadde kullanmaya zorlayan yeni ithalat kurallarıyla kısıtlandı. Bu sırada Asya ve BDT’de rekabet giderek sertleşiyor; Çinli ihracatçılar fazla malı elden çıkarmak için bölgesel pazarlara indirimli fiyatlarla ürün akıtıyor.
Pik demir ihracatı son yılların en düşük seviyesine gerilerken, fiyatlar Karadeniz çıkışlı ton başına yaklaşık 300 dolar civarında seyrediyor, bu da son beş yılın en zayıf seviyesi. Yassı çelik ihracatında kısmi bir toparlanma görülse de, hacimler diğer alanlardaki kayıpları telafi etmeye yetecek düzeyde değil.
Küresel ölçekte ise hafif bir istikrar işareti var. Brezilya ve Batı Afrika’daki arz riskleri ile ABD-Çin ticaret gerilimlerinin yumuşaması, sonbaharın başında demir cevheri ve kok kömürü fiyatlarını hafifçe yukarı çekti. Ancak analistler, bu artışların gerçek talep büyümesinden değil, maliyet baskılarından kaynaklandığını vurguluyor.
Sıcak haddelenmiş sac fiyatları ton başına yaklaşık 490 dolara yükselmiş durumda ve bazı tahminler yıl sonuna kadar 510 dolara kadar çıkabileceğini öngörüyor.
Rus çelik üreticileri artık son derece dar marjlarla çalışıyor. İhracat satışları neredeyse kârsız hale gelmiş durumda ve esasen fabrikaların kapasiteyi korumasına hizmet ediyor. Geleneksel olarak başlıca gelir kaynağı olan iç pazar ise inşaat, otomotiv ve makine sektörlerindeki finansman yetersizliği nedeniyle daralmaya devam ediyor.
Çelik sektörü, artık genel Rus ekonomisinin bir yansıması haline geldi: teknik olarak işler durumda, ancak azalan likidite ve gerileyen yatırımlar nedeniyle giderek artan bir baskı altında.
Gerçek bir toparlanma ancak iç talebin güçlenmesiyle mümkün olabilir. Bu ise devlet destekli altyapı programları, uzun vadeli alım planları ve üreticilere yönelik geçici mali teşviklerle sağlanabilir. Gündemdeki öneriler arasında ertelenmiş vergi ödemeleri, düşük faizli krediler ve çelik üreticilerine indirimli demiryolu tarifeleri bulunuyor.
Ek destek, ihracat lojistiğinin iyileştirilmesi ve Asya, Afrika ile Orta Doğu’da alternatif pazarlara istikrarlı erişimin sağlanmasıyla da gelebilir. Ancak kredi koşullarında yapısal bir gevşeme olmadan, ideal olarak borçlanma maliyetlerinin %12–14 seviyelerine düşürülmesiyle, çeliğin ana tüketici sektörlerinden gelen talebin toparlanması pek olası görünmüyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı