Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin 30. Taraflar Konferansı (COP30) Brezilya’nın Belem kentinde sürerken, Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) yayımladığı “Dünya Enerji Görünümü” raporunu değerlendiren Güllü, raporun küresel enerji sisteminin tarihi bir dönüşüm sürecinden geçtiğini gösterdiğini belirtti.
“Enerji dönüşümü artık geleceğe dair bir tahayyül değil, bugünün ekonomik ve jeostratejik gerçeği.” ifadelerini kullanan Güllü, temiz enerji teknolojilerinin dünya genelinde hızla yaygınlaştığını vurguladı.
Güllü’ye göre güneş enerjisi, pek çok ülkede en düşük maliyetli elektrik kaynağı haline gelirken; elektrikli araçlar, veri merkezleri, soğutma sistemleri ve diğer elektrifikasyon çözümleri nedeniyle küresel elektrik talebinin 2035’e kadar yüzde 35–40 artması bekleniyor.
“Enerji artık yeraltından değil, teknoloji üstünlüğünden doğuyor”
Elektrik yatırımlarının küresel enerji yatırımlarının yarısına ulaştığını aktaran Güllü, ancak iletim ve dağıtım hatlarının bu hızın gerisinde kaldığına dikkat çekti.
Enerji dönüşümünün yalnızca üretim kaynaklarını değil, jeopolitik dengeleri ve ticaret ilişkilerini de değiştirdiğini belirterek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Rapor, petrol ve gazdan sonra kritik minerallerin yeni stratejik unsur olarak öne çıktığını gösteriyor. Bu durum, enerji politikalarının artık sadece arz güvenliğine değil, tedarik zincirinin dayanıklılığına da odaklanmasını gerektiriyor. Enerji, artık teknoloji kapasitesi ve üretim üstünlüğü üzerinden şekilleniyor.”
Güllü, kömür talebinin mevcut politika senaryolarında dahi önümüzdeki 10 yılda düşmeye başlamasının öngörüldüğünü belirterek, yüksek güneş potansiyeline sahip bölgelerde enerji talep artışının yüzde 80’e ulaşmasının temiz enerjiye geçişi hızlandıracağını ifade etti.
“Türkiye bu dönüşümde güçlü bir sıçrama yapabilir”
Türkiye’nin yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretiminde yüzde 50’ye yaklaşmasının büyük bir fırsat olduğuna dikkat çeken Güllü, ülkenin dört başlıkta hızlanması gerektiğini söyledi:
Şebeke modernizasyonu ve esneklik, kömürden adil ve aşamalı çıkış, elektrifikasyon ve sanayi dönüşümü, kritik mineraller ve temiz teknoloji yatırımları.
Mevcut şebekenin artan güneş ve rüzgâr üretimiyle zorlandığını belirten Güllü, depolama kapasitesinin, talep tarafı katılımının ve dijital ağ yönetiminin önümüzdeki dönemin temel öncelikleri olması gerektiğini vurguladı. Depolamanın tek başına yeterli olmayacağını, talep yönetimi, rezerv kapasite ve bölgesel bağlantılar gibi tüm esneklik araçlarının birlikte ele alınması gerektiğini söyledi.
Kömürden çıkışın Türkiye için bir kayıp değil, daha rekabetçi ve sürdürülebilir bir enerji yapısına geçiş fırsatı olduğunu ifade eden Güllü, kömür bölgelerinde adil dönüşüm planlarının sosyal açıdan önem taşıdığını belirtti.
“Asıl ihtiyaç yapısal dönüşüm”
Avrupa’daki karbon düzenlemelerinin Türkiye’nin ihracat yapısını düşük karbonlu üretime zorladığını hatırlatan Güllü, yeşil hidrojen, enerji verimliliği ve elektrifikasyonun yalnızca iklim hedefleri değil, sanayi rekabeti açısından da belirleyici olduğuna dikkat çekti.
Türkiye’nin, düşük katma değerli ve karbon yoğun üretim modelinden teknoloji ve verimlilik odaklı bir yapıya geçmeden enerji ve iklim hedeflerine ulaşamayacağını vurguladı.
Güllü, Türkiye’nin bakır, bor ve nikel gibi stratejik madenlere sahip olmasının batarya, kablo, trafo ve güneş paneli üretimi gibi sektörlerde rekabet avantajı yaratabileceğini belirterek yerli üretim ekosisteminin güçlendirilmesi ve geri dönüşüm kapasitesinin artırılmasının önemine dikkat çekti.
Türkiye’nin bölgesel rolü güçlenebilir
IEA raporunun bölgesel enerji ticaretinin önemine işaret ettiğini söyleyen Güllü, Türkiye’nin Avrupa, Orta Doğu ve Kafkasya arasında “temiz enerji köprüsü” olma potansiyeli taşıdığını ifade etti.
Elektrik ticaretinin artması, yeşil hidrojen ihracatı ve temiz teknoloji üretimindeki potansiyelin Türkiye’ye hem ekonomik hem diplomatik açıdan güç kazandırabileceğini belirtti.
Güllü, sözlerini şöyle tamamladı:
“Enerji dönüşümünü hızlandırmak artık bir seçenek değil; ekonomik dayanıklılık, enerji güvenliği ve sanayi rekabeti için zorunluluk. Türkiye, yenilenebilir temellerini esnek, dijital ve yatırım dostu bir sisteme dönüştürürse, yeni küresel enerji düzeninin öne çıkan ülkelerinden biri olabilir.”
Kaynak:AA
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı