MMK Metalurji, iki fabrika ve iki çelik servis merkezi ile Dörtyol ve Dilovası’nda demir çelik sanayisine hizmet sunuyor. Hurda ithalatının yarattığı derin ekonomik açmazlar sebebiyle 2012 yılında sıcak sac üretimini askıya alan MMK Metalurji, tesisini yeniden devreye almak için uygun koşulları bekliyor. Türkiye’de thin slab teknolojisiyle üretim yapan tek tesis olma özelliğini de elinde bulunduran MMK, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük özel limanına sahip. MMK Metalurji Genel Müdür Denis Kvasov Türkiye’de olmaktan dolayı mutlu olduklarını belirterek, devletten olumlu bir yaklaşım gördüklerini ve geleceğe pozitif baktıklarını söyledi.
- MMK Metalurji, Türkiye’de bugüne kadar özel sektör tarafından sıfırdan kurulan en büyük sanayi kuruluşu. MMK’nın Türkiye yolculuğu nasıl başladı, neler hedeflendi ve faaliyete geçilen 2011 yılından bu güne neler yaşandı?
Öncelikle MMK Grubu’nunu Türkiye ile bağlantısından bahsetmek istiyorum. Türkiye’deki çalışmalarımız çok uzun zaman öncesine, 90’lı yıllara dayanmaktadır. İlk olarak sıcak haddelenmiş rulo sacı sevk etmekle başladık. Giderek artan miktarlar neticesinde piyasanın potansiyelini gördük ve tüketimlerin ne kadar hızlı bir şekilde arttığını analiz ettik. 2000’li yılların ortalarında ise burada bir fabrika kurma düşüncesi oluştu. 2008’de Türk ortağımız ile başladığımız yatırıma, 2011 yılında ortaklığı bitirerek tek başımıza devam ettik ve o günden bu yana büyüyor ve gelişiyoruz. Türkiye’de olmaktan çok memnunuz, zorlukları olan bu piyasada kendimizi olumlu yönde motive ediyoruz. MMK Metalurji Rus sermayesine sahip bir Türk firmasıdır. Yabancı sermayenin her zaman adaptasyon için zamana ihtiyacı vardır. Bu, normal bir süreçtir. Biz adaptasyon sürecini geçtiğimize ve tecrübe kazandığımıza inanıyoruz.
- Türkiye’nin en büyük yassı demir çelik üreticilerindensiniz. İki fabrika ve iki çelik servis merkeziyle hizmet sunuyorsunuz. Bunun yanında sıcak, asitli, galvanizli ve boyalı sac üretimini aynı çatı altında sunan tek üretici olma iddiasını taşıyorsunuz. Tüm bunlara bakarak; Türk demir çelik sektöründeki pazar payınız ve hizmet verdiğiniz sektörler nelerdir?
Dörtyol-Hatay ve Dilovası-Kocaeli olmak üzere iki ayrı lokasyonda fabrikalarımız bulunmaktadır. Çelikhaneden başlayarak Çelik Servis Merkezine uzanan modern tesislere sahibiz. Dörtyol tesislerimizde çelikhane, sıcak hadde, asitleme, soğuk hadde, galvaniz ve boya kaplama hatlarımız mevcuttur. Galvaniz hattımız 450 bin ton, boya kaplama hattımız ise 200 bin ton kapasite ile hizmet vermektedir. Aynı şekilde, benzer galvaniz ve boya hatları Dilovası’nda da mevcuttur. Dolayısıyla iki tesisimizde toplam 900,000 mt galvanizleme, 400,000 mt boyama kapasitesine sahibiz. Ayrıca iki bölgemizde de birer adet çelik servis merkezimiz var. Sıcak haddelenmiş sac dahil toplam kapasitemiz 2,3 milyon Tondur.
- Hangi sektörlere ne tür ürünler sunuyorsunuz?
Piyasadaki yüzdelik oranımızdan bahsedersek, galvanizli ürün satışlarında %25, boyalı ürünlerde ise %56 oranında paya sahibiz. Boyalı ürünün %50’si panel üreticilerine, geri kalanı ise ÇSM’lere satılmaktadır. Piyasada özel ebatlarda kesilmiş ürün talepleri var, ÇSM’ler bu ihtiyacı nihai tüketiciye ulaştırma amacıyla açılmış tesislerdir. Diğer firmalar gibi bizim de amacımız tüketiciye en yakın olmaktır. Galvanizli malzemelerin ise %50’den fazlası ÇSM’lere satılmaktadır. En önemli pazarımız İnşaat sektörüdür. Bunun yanı sıra beyaz eşya ve boru üreticilerinede satış yapmaktayız.
- Boyalı, galvanizli, sıcak ve asitli sıcak sac olmak üzere dört ana ürün gamına sahipsiniz. 2016’nın öne çıkan ürünü hangisiydi?
Bu yılın ilk 6 ayını geçen yılın ilk 6 ayıyla karşılaştırırsak; galvanizli ürünü %10 artırmış bulunuyoruz. Galvanizli ürün satışının artışıyla bizim toplam sevkiyatımızın artış oranı da yaklaşık %8 artmıştır. Bu sadece piyasadan gelen taleplerle ilgili değil, bizim amaca dönük çalışma prensibimizle de ilgili bir artıştır. Piyasa git gide büyümektedir.
- Sıcak sac üretiminde bir kesinti yaşamıştınız. Bu sıkıntının sebepleri nelerdi? Şu an durum nedir? Üretime başlamayı planlıyor musunuz?
Bu bizim için çok hassas bir konu. Türkiye’de yatırım yaparken amacımız piyasada az bulunan sıcak haddelenmiş ürüne olan talebi karşılamaktı. Ancak bazı şartlar bizleri sınırlandırdı. Çelikhanemiz hurdayla çalıştığı için, hurda fiyatlarına çok bağlıyız. Piyasadaki genel hurda sıkıntısı bizi de etkiledi. Yüksek fırınla üretim yapan belli başlı birkaç firma, maliyeti daha düşük bir yöntem olduğu için hurda sıkıntısından etkilenmeyerek yollarına devam etti. Biz de esasen yüksek fırın üretimine geçmeyi değerlendiriyoruz. Ancak bu titizlikle düşünülerek alınması gereken bir karar, çünkü ilk yatırım maliyeti oldukça yüksek.
- Üretim kapasitenizi artırmak için ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bu sene bobin açıcı kurarak çelik servis merkezi üretim kapasitesini artırdık. Hedefimiz saat başı üretim kapasitemizi kaliteyi düşürmeden arttırmaktır. Enerji tasarrufu ile ilgili tüm fabrikada ölçüm ve iyileştirmeler yapılmaktadır, enerji tüketimimiz git gide azalmaktadır.
- Demir çelik sektörü denilince akla gelen en temel konulardan biri çevre ve insan sağlığı. MMK Metalurji’nin bu konulardaki felsefesini, fabrikalarınızın sahip olduğu donanımları öğrenebilir miyiz?
“Metalurji nedir?” diye sorsalar, ilk akla gelen şey çevre değil ekonomidir. İnsan başına çelik tüketimi önemlidir. Bir ülkenin gelişmişlik seviyesini çelik tüketiminden anlayabiliriz. Çevre kurallarının tümüne uyuyoruz. Çevre bizim için çok önemli. Bizim fabrikalarımızın üstündeki gökyüzünde kirlilik göremezsiniz. Denizden suyu alıp temizleyerek kullanıyoruz, içme suyunu kullanmıyoruz. Haddehaneden gelen yağları arıtıyoruz, arıtma tesislerimiz var. Çevre iyileştirme programı çerçevesinde her yeri ağaçlandırıyoruz. Biz kendimizi yeşil teknoloji kullanıcısı olarak tanımlıyoruz.
- Türkiye’de çelik sektörünü, aslında genel olarak ekonomiyi canlandıran şey inşaattaki olağanüstü canlılık oldu diyebiliriz sanırım. Girişilen projelerin büyüklüğüne bakarak bu canlılığın birkaç yıl daha süreceğini de öngörebiliriz. Siz aynı fikirde misiniz? Sizce önümüzdeki yıl nasıl bir yıl olacak?
İnşaat sektörü ilerliyor, çelik üreticileri de onun ardından büyüyor. Türkiye denilince ilk akla gelen şey; inşaattır. İnşaat durduğunda bundan herkes etkilenir. Devlet ekonomiyi inşaat ile büyütüyor. Şu an ev kredisinin düşürülmesi kararı da inşaat sektörünün canlılığını arttırmak içindir. Biz çelik üreticilerinin en önemli müşterisi inşaat projeleri olduğu için, bu durumdan biz de olumlu olarak etkileniyoruz. Tabii Türkiye de turizm ya da tekstil gibi önemli sektörler de var ama her ülkede bir sektör her zaman diğerlerinden bir adım önde olur. Bu, hayat mantığı. Her zaman, her yerde böyle bir piramit vardır.
- Ekonomik ve siyasi çalkantıların yarattığı sorunlu pazarlar, giderek büyüyen hurda sıkıntısı kötü tabloyu oluşturan etkenlerin başında geliyor. Siz geçtiğimiz yılı hem dünya hem de MMK Metalurji özelinde nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yaz sezonunda yaşanan piyasadaki durgunluk bizi de etkiliyor. Yine de yüzde yüz kapasiteyle çalışıyoruz. Sevkiyatla ilgili herhangi bir sorunumuz bulunmuyor. Geçen yıl toplamda 800 bin ton üretim yaptık. Bu yıl ise 820-830 bin ton civarında üretim gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Biz Türkiye’de çalışıyoruz ve yaşıyoruz. Yaşanan sıkıntılar her fabrikayı nasıl etkiliyorsa bizi de aynı oranda etkiliyor. Şu anki durum stabil değil ancak bunun geçici bir durum olduğunu düşünüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan yabancı yatırımlarla ilgili Ankara’da bir toplantı düzenledi. Erdoğan kendi iç politikasına inanıyor. Bizim için de çok önem taşıyan bir konu olan Rusya ile olan anlaşmazlık aşıldı. Kaldı ki biz kriz zamanında da herhangi bir sorun yaşamadık, negatif bir tavırla da karşılaşmadık. Rusya ile Türkiye birbiriyle çok ilişkisi olan, birlikte çok projeler yürüten ve yürütecek olan iki ülkedir. Erdoğan, bizlere; “Yabancı yatırımcıların herhangi bir sorunu varsa yakın zamanda çözülecektir” sözünü verdi. Sorunlarımızı Ankara’ya iletmemizi istedi. Bu anlamda devletten destek gördüğümüzü söylemeliyim. Türkiye’de kendimizi iyi hissediyoruz. Kendimizi uzun vadeli üreticiler olarak görüyoruz. Biz geleceğimizi Türkiye’ye bağlıyoruz. Bize yabancı yatırımcı olarak bakıyorlar ama biz Türkiye’nin bir parçasıyız. Türk ekonomisinde ürün tüketiminde artış olacağını öngörüyoruz. Piyasaya pozitif bakıyoruz. Her piyasada iniş ve çıkışlar vardır. En iyi zamanımızı yaşamıyor ama kötü durumda da değiliz. Bizim büyümemiz üç etkene bağlı; yeni ürün, yeni piyasa ve maliyetlerin düşürülmesi.
Bu yıl içerisinde yeni yatırım planları, üretim gamınızı genişletme ve yeni pazarlara açılma gibi projeleriniz olacak mı?
Evet, hem kapasite artışına hem de yeni ürün üretimine yönelik birkaç yeni projemiz olacak. Otomotiv sektörüne yönelik ürünler planlıyoruz. Tüketimimizi azaltmak için de çalışmalarımız mevcut. Bunların yanı sıra iyileştirme faaliyetlerimiz de devam ediyor. Fabrikamızı daha tasarruflu ve verimli üretime götürecek tüm fikirlere açığız. Çalışanlarımızdan böyle yapıcı fikirler geldiğinde kendilerini ödüllendiriyoruz. Bu sene azot üretim tesisi kurduk, daha önce dışarıdan alıyorduk, şimdiyse kendimiz üretiyoruz. Bu projenin bedeli 1 milyon USD, yatırımın geri dönüş süresi ise 9 aydır. Bu süreye her projemizde dikkat ediyoruz. 3 yıla kadar geri dönüşü olacak projeleri hayata geçiriyoruz.
Kaynak: Metal Portal
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı