Ancak artan yenilenebilir enerji kapasitesi ve enerji piyasalarındaki dönüşümle birlikte, küresel kömür talebinin 2030’a kadar yavaşlama eğilimine girmesi ve 2023 seviyelerine geri dönmesi öngörülüyor.
Raporda, bazı büyük pazarlarda tüketim eğilimlerinde yaşanan sapmaların bu yılki artışta etkili olduğu belirtiliyor. Özellikle ABD’de yüksek doğal gaz fiyatları ve kömür santrallerinin kapatılmasını yavaşlatan politikalar, yaklaşık 15 yıldır düşüş trendinde olan kömür tüketiminin yeniden artmasına yol açtı.
Avrupa Birliği’nde (AB) ise son iki yılda kömür tüketiminde görülen düşüşün ardından, bu yıl talebin sınırlı bir artış göstermesi bekleniyor. Çin’de kömür talebinin 2024’e kıyasla genel olarak yatay seyredeceği tahmin edilirken, ülkenin hızlı şekilde artan yenilenebilir enerji kapasitesi uzun vadeli görünümü şekillendiriyor.
IEA, 2030’a kadar küresel kömür talebindeki yavaşlamanın temel olarak enerji sektöründen kaynaklanacağını vurguluyor. Hâlihazırda toplam kömür tüketiminin yaklaşık üçte ikisini oluşturan elektrik üretiminde, yenilenebilir enerjinin büyümesi, nükleer kapasitenin istikrarlı genişlemesi ve piyasaya giren yüksek miktarda sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) nedeniyle 2026’dan itibaren kömürden elektrik üretiminin gerilemesi bekleniyor. Buna karşın, sanayi sektöründeki kömür talebinin daha dirençli kalacağı öngörülüyor.
Öte yandan, kömür tüketiminde 2030’a kadar en güçlü artışın Hindistan’da gerçekleşmesi bekleniyor. Ülkede talebin yıllık ortalama yüzde 3 artarak toplamda 200 milyon tonun üzerinde yükselmesi öngörülürken, Güneydoğu Asya’da kömür tüketiminin aynı dönemde yıllık bazda yüzde 4’ün üzerinde artacağı tahmin ediliyor.
IEA Enerji Piyasaları ve Güvenliği Direktörü Keisuke Sadamori, bazı pazarlarda bu yıl alışılmadık eğilimler görülmesine rağmen orta ve uzun vadeli projeksiyonların büyük ölçüde değişmediğini belirterek, küresel kömür talebinin 2030’a kadar yatay seyrettikten sonra düşüşe geçmesini beklediklerini ifade etti. Sadamori ayrıca, ekonomik büyüme, enerji politikaları, piyasa koşulları ve hava olayları gibi faktörlerin özellikle Çin başta olmak üzere küresel görünüm üzerinde belirleyici olmaya devam ettiğini vurguladı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı