Cengiz, mevcut ve gelecek nesillerin en önemli sorumluluğunun, insanın doğa üzerindeki etkilerini azaltmak ve sürdürülebilir denge koşullarını yeniden oluşturmak olduğunu belirtti.
Antroposen Çağı ve İnsanlığın Doğaya Müdahalesi
Cengiz, insanlığın doğaya vurduğu etkinin, atmosferik CO2 konsantrasyonundaki artış, nüfus ile birlikte yükselen talebin doğal malzemelerle karşılanması ve bunların ürüne dönüştürülmesi sürecinin doğaya verdiği dramatik etkilerle somutlaştığını ifade etti. İnsan iradesi ve eylemlerinin jeolojik olarak dünyayı kalıcı biçimde değiştirdiğini belirten Cengiz, bu değişimin en olumsuz etkisinin biyolojik yaşamın varoluşsal risk altına girmesi olduğunu söyledi.
Fosil Yakıt Tuzakları ve Kurbağa Etkisi
En kolay erişilebilir enerji kaynağının fosil yakıtlar olduğunu ve kısa vadeli ucuzluğun uzun vadeli yıkım anlamına geldiğini ifade eden Cengiz, ekonomik avantaj olarak görülen bu durumun aslında geleceğe bırakılan bir borç olduğunu dile getirdi.
Yeşil Nesil ve Doğadaki Rolümüz
Cengiz, Yeşil Nesil’in, biyolojik yaşamın ve insanlığın altıncı yok oluşun yaşanmaması için doğa üzerindeki etkilerinin farkında olması gerektiğini söyledi. İnsanların doğaya zarar vermek için değil, içinde bulundukları endüstriyel, ticari, sosyal ve tarımsal sistemlerdeki roller nedeniyle zarar mekanizmasına dahil olduğunu vurguladı. Doğanın dengesini kalıcı biçimde bozan insanın bu dengeyi yeniden tesis etmesinin, yani Yeşil Nesillerin temel görevi olduğunu belirtti.
Yeşil Neslin 5 Temel Sorumluluğu
Cengiz, Yeşil Nesil’in beş temel sorumluluğunu şu şekilde açıkladı:
Rolümüzün farkında olmak; sistemin içinde olduğumuzu kabul etmek ve mevcut doğruları sorgulamak.
Her veri mutlak değildir, termodinamik yasalar dışında her şey dönüşebilir.
Verimlilik, geri dönüşüm ve sıfır atık ilkelerini tüm işlev zincirine entegre etmek.
Değişimi gönüllülükle değil, kurumsal baskıyla talep etmek.
Greenwashing’e karşı bilinç geliştirmek ve yeşil aldatmanın moda değil, mücadeleye dönüşmesini sağlamak.
Metal Endüstrisi: Gereklilik ve Zorunluluk
Cengiz, metal sanayinin kaynak ve enerji kullanım yoğunluğu nedeniyle çevresel sürece en fazla etki eden sektörlerden biri olduğunu ancak mevcut yaşam biçimi açısından da vazgeçilmez olduğunu belirtti. Üretimi durduramayacağımızı, ancak üretim biçimimizi sorgulamak zorunda olduğumuzu ifade etti. Isı geri kazanımı, refrakter atık geri dönüşümü, dijital ikizler ve verimlilik odaklı proseslerin artık yenilik değil, zorunluluk olduğunu vurguladı.
Adil Dağıtım, Sıfır Atık ve Etik Tüketim
Cengiz, modern uygarlığın üretimi ve refahı tüketim üzerine inşa ettiğini, bu anlayışın gereksiz atık ve tüketim fazlası yaratırken temel ihtiyaçların karşılanmamış kitleler bıraktığını söyledi. İnsanlığın “fazla olanın atığı altında ezilen, ama ihtiyaçlarını gideremeyen kitleler” gerçeğiyle karşı karşıya olduğunu belirten Cengiz, satın alma tercihlerinin sistemin dönüşüm gücü olduğunu vurguladı. Üretim kadar talep tarafının da etik olmak zorunda olduğunu ifade etti.
Kaynak Sınırını Aşmak ve Yeşil Fırsatlar
Cengiz, her yıl haziran sonunda “o yılın kaynak sınırını” aştığımızı, bunun gelecek kuşakların kaynaklarını tüketmek anlamına geldiğini belirtti. Ancak her krizin aynı zamanda bir fırsat olduğuna dikkat çekti ve Yeşil Nesil olarak bu çağa yeni bir yön verebileceğimizi söyledi. Metal sektörünün kirlilik kadar çözümle de anılabileceğini, bilgi, bilinç ve birlikte hareket ile dönüşümün gerçekleştirilebileceğini ifade etti.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı