Yayan, konuşmasında Türk ekonomisindeki gelişmelerin dünya çelik sektöründeki yeri, kapasite kullanım oranları, çelik üretimi ve tüketimi konularına yer verirken “Türk ekonomisi herkesin bildiği üzere istikrarlı şekilde büyüyen ekonomiler arasında yer almakta. Son on yıla baktığımızda gayrisafi yurtiçi hasıla düzenli bir şekilde büyüyor. Bu büyüme %3 ile %10 arasında değişim gösteriyor. Gayrisafi yurtiçi hasılanın büyümesini destekleyen sektörler arasında çelik sektörünün de özel bir yeri var.” Sözleriyle çelik sektörünün Türk ekonomisinin büyümesindeki önemini vurguladı.
Çelik sektörünün öneminin yanı sıra gayrisafi yurtiçi hasıla söz konusu olduğunda çelik sektörünün düzenli büyüme göstermediğini ve bu büyüme oranlarındaki değişimin küresel ve ülke politikalarından etkilendiğini “Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında enerji maliyetlerinde meydana gelen olağanüstü artışın yanı sıra ağustos ayında bir gecede enerji fiyatlarının %50 artması gibi Türkiye’deki ekonomik bürokrasi gibi global ve yerel sebepler çelik sektörünün büyüme hızını etkilemektedir.”
2024 yılında Türkiye’nin dünyadaki gelişmelerin tersine %9,4’lük büyüme gösterdiğine değinen Yayan, çelik endüstrisinin büyümesine katkı sağlan diğer sektörler hakkında ise “İmalat sektörü bizim gelişmemize büyük katkı sağlamaktadır. Çokça çelik tüketen imalat sektörü 2024 yılında ilk defa sınırlı bir büyüme gösterdi. İmalat sektörünün 2025 yılında ise daha iyimser sonuçlar elde edeceğine inanıyorduk ancak Türkiye’de yaşanan politik gelişmeler ekonominin ve bürokrasinin işini oldukça zorlaştırdı ve yaşanan ekonomik dalgalanmaların sonucu 55 milyar dolarlık bir döviz rezervinin erimesine sebep oldu. Merkez bankası ve maliye bakanlığının yerinde müdahaleleri sayesinde Türkiye’nin döviz rezervi tekrar artmaya başlamış olarak görünüyor. İkinci yarıdan itibaren bu müdahalelerin inşaat sektörü, otomotiv sektörü gibi tüketici sektörlerde iyileşmelerle sonuçlanmasını bekliyoruz.” Dedi.
Trump hükümetinin ve Avrupa Birliği’nin yeni ticaret politikalarına da değinen Yayan, AB kotalarının ve Trump tarifelerinin eşit şartlarda rekabeti sağlayacağını ve olumlu bir gelişme olarak değerlendiklerini belirtti. Yanan konuya ilişkin olarak “Türkiye’nin önümüzdeki aylarda ihracatının nasıl gelişeceğini Trump’ın politikalarının nasıl gelişeceğine bağlı. Trump’ın Çin’e yönelik uyguladığı inişli çıkışlı tarifelerle birlikte AB’nin de benzer kararlar alması prensibe dayalı olmayan bir pazarlık. Türkiye bu pazarlıkta ne avantajlı ne de dezavantajlı bir durumda görünüyor.” Dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı