Çeliğin kötü bir malzeme olmadığını, aksine açık ara farkla en yaygın kullanılan teknik malzeme olduğunu vurgulayan Adam, “Ve sorun, çeliğin olmaması değil, yerel olarak kullanılan çelik miktarıyla ilgili. Alüminyum, nikel gibi birçok diğer malzeme çeliğe kıyasla çok daha az CO2 salımı yapıyor. Bu sorunu çözmek gibi ciddi bir sorumluluğumuz var,” ifadelerini kullandı.
Adam, Avrupa’nın Japonya ve Kore ile birlikte düşük maliyetli ama aynı zamanda düşük emisyonlu çelik üretiminde lider konumda olduğunu belirterek, “Son on yıllarda çelik üretimini optimize ettik. Bu nedenle bugün düşük CO2 açısından oldukça gelişmiş durumdayız. Hem maliyet hem de CO2 açısından. Ortalama olarak ekipleriniz küresel standartlara göre çok daha iyi,” dedi.
"CO2’yi azaltmak için büyük bir seçeneğimiz var"
Avrupa’nın endüstriyi küresel ölçekte yeşilleştirme konusunda lider olduğunu ifade eden Adam, “Evet, laboratuvardan endüstriyel üretime geçiş projelerinde en çok projeye sahibiz. CO2’yi azaltmak için büyük bir seçeneğimiz var. Yeni tesislere yatırım yapmak için çok büyük bir sermaye harcaması (CapEx) de gerekiyor. Ayrıca işletme giderleri (OpEx) de var,” dedi.
Yeşil enerji ihtiyacına da değinen Adam, “Yalnızca enerji talebi açısından, 2030’a kadar yaklaşık 165 terawatt saatlik enerjiye ihtiyacımız olacak. Ve soru şu: Çelik üretiminde yeşil enerji kullanmak istiyoruz. Ne yazık ki Avrupa’daki yüksek teknoloji çelik endüstrisinin ton başına CO2 standardı oldukça yüksek,” dedi.
Avrupa’nın sanayi küçülmesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Adam, “Avrupa endüstrisi, küresel ölçekte aşağı yönlü bir eğilim gösteren tek endüstri. Ekonomilerimiz büyürken Avrupa çelik endüstrisi küçülüyor. Geçmişte iş kayıpları yaşandı. İşten çıkarmalar açıklandı ve tesisler Avrupa’da kapatıldı, yenileri de sırada,” ifadelerini kullandı.
Değer zincirine inandığını belirten Adam, “Çelik endüstrisindeyseniz, bu sadece değer zinciri boyunca bir proses endüstrisine de sahipseniz anlamlıdır. Neden Avrupa’da otomobil ve kamyon, çamaşır makinesi ve diğer çelik ürünleri üretelim ki, eğer burada çelik endüstrimiz yoksa? O zaman arabaları ve kamyonları da ithal edersiniz. Ve ben tam değer zincirine sahip olmanın toplum ve ekonomi açısından faydalı olduğuna inanıyorum,” dedi.
Dört kilit alan
Avrupa sanayisinin geleceğini güvence altına almak için dört kilit alan olduğunu vurgulayan Adam, “Ticaret ve kısa vadede kesinlikle gereklidir. İkinci konu ise enerji ve hurda; bu da orta vadede ele alınması gereken bir meseledir. Ticaret ve CBAM çözülmezse, Avrupa çelik ve metal eylem planının ana hatlarından sonra bile endüstrinin geleceğini konuşmaya gerek kalmaz. Konu bu iki başlıktır,” diye konuştu.
Küresel fazla kapasite sorununa da değinen Adam, “Küresel fazla kapasiteyle mücadele etmek için yapısal bir çözüme sahip olmalıyız. Daha sağlam ve kapsamlı bir koruma rejimi ile önlemleri yeniden düzenlememiz gerekiyor ve haksız ticarete karşı savunmamızı kesinlikle güçlendirmeliyiz. Biz koruma istemiyoruz. Sadece adil bir oyun istiyoruz, Avrupa’da eşit bir rekabet ortamı,” dedi.
CBAM ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Adam, “CBAM’den sorumlu AB Komisyon üyeleriyle bir yıl önce konuştuk. CBAM’in Avrupa’daki sanayiyi yeterince destekleme potansiyelini biliyoruz. Ya da yok edebilir. Şimdi ince ayarların yapılma zamanı ve Brüksel’deki Komisyon ve servislerle de görüştük; üç ana konu önemli. CO2 bedavacılığına, kaynak kaydırmaya ve düzenlemelerin etrafından dolaşmaya son vermeliyiz,” ifadelerini kullandı.
"Son derece yüksek enerji maliyetlerimiz var"
Enerji fiyatlarının yüksekliğine dikkat çeken Adam, “Küresel manzaraya kıyasla son derece yüksek enerji maliyetlerimiz var, ayrıca enerji üretimi pahalı ve enerji maliyetleri üzerine çok fazla yük var çünkü sanayimizi elektriğe geçirecek şekilde dönüştürüyoruz. Bu nedenle, uzun vadede düşük maliyetli rekabetçi bir enerji planına sahip olmamız gerekiyor veya Avrupa'yı yeniden organize etmemiz gerekiyor,” dedi.
Hurda konusuna da değinen Adam, “Hurda işi hâlâ endüstrileşmeden uzak. Ve Avrupa'da hepimiz hurda kullanımına geçersek, hurda Avrupa’da kolayca nadir bir kaynak haline gelecek. Ve biz hâlâ her yıl 19 milyon ton hurdayı Avrupa dışına ihraç ediyoruz. O zaman neden bu hurdayı kendi çelik üretim geleceğimiz için kullanmıyor ve yeniden tahsis etmiyoruz?” dedi.
Yeni yüksek fırın projelerinin Avrupa’nın rekabetçiliğine zarar vereceğini vurgulayan Adam, “Avrupa dışında çevrimdışı gelen düşük maliyetli, kötü CO2 ayak izine sahip, yeni yüksek fırınlarda üretilen çelikten oluşan onlarca yeni proje var. Bu, önümüzdeki beş yıl içinde Avrupa’nın rekabetçiliğini etkileyecek,” dedi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı