Gerçekleştirilen panelde Ortadoğu çelik sektörünün önde gelen isimleri Keyvan Jafari Tehrani, Dr. Aya El-Garhy, Prof. Alia El Mahdi ve Amir Aligholizadeh sektörü demir cevherinden tedarik zincirlerine, yassı üründen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na (CBAM) birçok konuda ele aldı.
Zirvenin en dikkat çekici oturumlarından biri, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesindeki demir-çelik ihracat stratejileri ve çevresel gerekliliklere ayrıldı. Panelin moderatörlüğünü Küresel Piyasa Analisti Keyvan Jafari Tehrani üstlendi.
“Mısır, Çin’e ilk demir cevheri ihracatını gerçekleştirdi”
Mısır’ın Çin’e yaptığı ilk demir cevheri ihracatını değerlendiren El-Garhy, altyapı eksikliği, fiyat değişikliği ve yoğun rekabet gibi değişkenlerin sektörün potansiyeli ve yeni fırsatlar üzerindeki etkisini vurguladı.
İran için Kuzey Afrika’dan tedarik alternatifi
İran’ın kendi kaynaklarının azalmasıyla ihtiyaç duyacağı demir cevherini Mısır’dan yapabileceği potansiyel ithalatı değerlendirirken, Tehrani ihtiyaç durumunda Mısır ve diğer Kuzey Afrika ülkelerinin İran için iyi bir alternatif olduğunu belirtti.
“Mısır, bölgesel çelik üssü olabilir mi?”
El-Garhy, Mısır’ın bölgesel çelik üssü olma potansiyelini değerlendirirken bunun doğru yatırımlarla desteklendiğinde gerçekleşebileceğini ve olumlu bir bakış açısı olduğunu belirtirken Tehrani konuya ilişkin olarak Mısır’ın jeopolitik konumu ve alternatif ticaret yollarının oluşturabileceği negatif etkilere dikkat çekti.
ABD ve AB tarifeleri: “Ortadoğu için uyarı sinyali”
Panelin bir diğer katılımcısı olan Prof. Alia El Mahdi ise ABD ve Avrupa Birliği’nin korumacı ticaret politikalarını ele alırken, Ortadoğu’da birlik ve beraberliğinin Batı’nın tarifleriyle baş etmek için önemli bir strateji olduğunu ve bölgenin slab ve kütüğün dışına çıkarak, yüksek katma değerli ürünler üretmesiyle küresel rekabete ayak uydurabileceğini söyledi.
ABD ve AB’nin ticaret politikalarından ihracatlarının %50’sinden fazlasını bu bölgelere yapan Türkiye, Mısır ve Cezayir’in etkileneceğini ve üretim değerinin düşürülmesi, kullanım kapasitesinin artırılması, işçi sayısının azaltılması ve ihracatın düşmesiyle sonuçlanabileceğini de belirtti.
“Yeşil çelik üretimi, İran için zorlayıcı bir süreç”
CBAM’ın getireceği yükümlülüklerin de tartışıldığı panelde, Tehrani 2030 yılına kadar yeşil çeliğe geçilmesi konusunda İran’ın ambargo altında demir cevheriyle üretim yaptığını ve bu nedenle Türkiye gibi hurdadan üretim yapan ülkelerden çok daha fazla zorlanacağını vurgularken El Mahdi ise yeşil çeliğe geçişin Ortadoğu ülkeleri için bir fırsat olabileceğini belirtti.
“İran 10. sıradaki yerini koruyabilir”
İran’ın, ambargolara rağmen, küresel çelik üretiminde 10. sırada yer almaya devam ettiğini belirten Tehrani, yıllık 55 milyon tonluk hedefe rağmen geçen yıl üretimin 30 milyon tonun altında kaldığını belirtti. Amir Aligholizadeh ise İran’ın ambargo kısıtlılıklarına karşın doğal kaynakları ve yetkin bir çalışma gücü olduğunu ve bu nedenle ekonomik engelleri aşabildiğini söyledi.
Tehrani, İran’ın 10. Sıradaki yerini koruyabilmeye devam edebilmesi için yatırım ve ticaret anlaşmalarının önemini öne çıkarırken Afganistan ve Fas gibi alternatif hammadde kaynaklarının da vurguladı.
“İran’ın kapasite kullanım oranı %64 seviyesinde”
Zirvede ayrıca İran çelik sektörünün altyapı sorunları ve üretim kapasitesine ilişkin de kapsamlı sunumlar yapıldı. Sektör uzmanı Aligholizadeh, İran’ın kapasite kullanım oranının %64 seviyelerinde olduğunu ve bu oranın Türkiye (%62) ve Rusya (%61) ile benzerlik gösterdiğini belirtti. Arz-talep dengesinin ana faktör olduğunu vurgulayan Aligholizadeh şu an arzın stabil ilerlemesine karşın talebin hızlı düşüşe dikkat çekti.
Enerji altyapısına ilişkin sorunların altını çizen Aligholizadeh, İran’ın 2024 yılında 1,3 milyon tonluk düşüşle 30,7 milyon ton ham çelik ürettiğini söyledi. Üretimdeki bu düşüşün sebebi olaraksa yaşanan enerji kısıtlılıklarına işaret etti. İran’ın yaşanan bu sorunlara çözüm üretmek için geliştirdiği projelere de değinildi.
“Sanayi için yatırım fırsatı var ama dikkatli olunmalı”
Aligholizadeh, İran’ın düşük enerji maliyetleri, ucuz iş gücü ve entegre üretim zinciri gibi avantajlara sahip olduğunu vurguladı. Ancak modern teknolojiye erişim kısıtları, bankacılık sistemine yönelik yaptırımlar ve yetersiz altyapı yatırımların önünü tıkadığını belirtti.
İran’ın gelecekteki yatırım planlarının daha çok madencilik ve maden arama faaliyetlerine odaklandığını belirten Aligholizadeh, bu alandaki planlı ithalatların ülkenin çıkarım kapasitesini artırabileceğini sözlerine ekledi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı