Seramiksan Satış Müdürü Süreyya Çağlar, İstanbul-Seramik Banyo Mutfak Fuarı'nda (UNICERA) Türkiye ekonomisine ve bunun seramik-vitrifiye sektörü yansımalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türk seramik sanayisinin dünyanın 9'uncu, Avrupa'nın 3'üncü büyük üreticisi olduğunu ifade eden Çağlar, Türkiye'nin yıllık üretim kapasitesinin 400-450 milyon metrekare seviyesinde olduğunu söyledi.
"En büyük problemimiz ürünlerimizde yurt dışı pazarlarda markalaşamıyoruz"
Türkiye'nin seramik-sağlık gereçleri (Vitrifiye) kategorisinde dünyada çok güçlü olduğunu belirten Çağlar, şu bilgileri verdi:
"Türk vitrifiye sanayisi dünyanın en büyük üreticilerinden bir tanesi. Türkiye vitrifiyede 22 milyon parça üretiyoruz yıllık. Adetsel anlamda Avrupa'nın en büyük ihracatçısıyız. Dünyaya lavabo, klozet üretiyor, satıyoruz. Üstelik dünyada bilinen pek çok büyük markaya da ülke olarak biz üretim yapıyoruz.
Vitrifiyede kalite anlamında dünya standartlarının üstünde üretim yapıyoruz. Bizim en büyük problemimiz ürünlerimizde yurt dışı pazarlarda markalaşamıyoruz. Bugün bizim 80-90 dolara ihraç ettiğimiz klozet ve lavabolar, yani vitrifiyeler, yabancı firmaların logosu basılarak Avrupa'da 900 dolara satılıyor. Maalesef ülke olarak uluslararası markalara fason üretim yapıyoruz. Ürünlerimizden daha fazla katma değer alabilmemiz için kendi uluslararası markalarımızı yaratmamız gerekiyor.
Bizler yurtdışı fuarlara yapmış olduğumuz ziyaretlerde kendi ürettiğimiz ürünlerin yabancı markalar altında çok yüksek fiyatlara satıldığını gözlemliyoruz.
"İnşaat sektöründe ciddi bir yavaşlama oldu"
Türkiye ekonomisinin 2019'a sıkıntılarla girdiğini ifade eden Çağlar, inşaat sektörünün 2018'in ağustos ayında başlayan kur dalgalanmasından olumsuz etkilendiğini hatırlattı.
Faizlerin yükselmesinin krediyle konut alımlarını vurduğunu hatırlatan Çağlar, bu durumun seramik satışlarını da yavaşlattığını söyledi.
Çağlar, "Özellikle son 2-3 aydır müteahhitler daire satışı yapamadığından hemen hemen tüm Türkiye'de inşaat sektöründe ciddi bir yavaşlama oldu. Bu yavaşlamanın etkilerini maalesef biz üreticiler şu anda ciddi şekilde hissediyoruz. Önümüzdeki dönemde faizlerin yavaş yavaş geriye geleceğini de görüyoruz. Konut kredi faizlerinin yüzde 1'in altına düşmesi halinde tekrar sektörün canlanması kaçınılmaz. Ancak şu anki düşüş hızıyla bunun bir 6 ay- 1 sene gerçekleşmeyeceği gibi bir görüntü var." diye konuştu.
"Birçok otel yenilemeye bile giremeden 2018 yılını erken açtı"
Çağlar, Seramiksan'ın daha çok perakendeye ağırlık verdiğini, restorasyon (yenileme) pazarına daha fazla ürün verdiklerini belirterek, bu durumun kurdaki dalgalanmaların ardından devam ettiğini söyledi.
Türkiye'de 7 milyonun üzerinde kentsel dönüşüme girmesi gereken binanın bulunduğunu hatırlatan Çağlar, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Bursa gibi rantı yüksek şehirlerin gözde semtlerinde yapılan inşaatların hala alıcı bulabildiğini ifade etti.
Geçen yıl Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanan turizm patlamasının otel ve benzeri turizm tesislerinin restorasyon planlarını ertlemelerine neden olduğunu belirten Çağlar, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar inşaat sektörü kötü olsa da Ege ve Akdeniz kıyılarımızda turizm hareketli. 2018 oldukça iyi geçti turizmde. Hatta birçok otel doğru dürüst yenilemeye bile giremeden 2018 yılını erken açtı. 2019 yılında da aynı şekilde turizmdeki hareket devam ediyor. Özellikle yurt dışından gelen turist sayısındaki artış, bize turizm yatırımlarıyla alakalı bir satış imkanı yarattı. Şu anda birçok otele, devre mülklere ve tatil köylerine malzeme satabiliyoruz."
Seramiksan iç pazarın yüzde 9'una sahip
Türkiye'de geçen yıl iç pazara 230 milyon metrekare seramik satışı yapıldığını aktaran Çağlar, bu rakamın 2019 sonunda bir miktar düşmesini beklediklerini söyledi.
Çağlar, Seramiksan'ın pazarın yaklaşık yüzde 8-9'una sahip olduğunu ifade ederek, 2019'da pazar paylarını biraz daha artırmayı hedeflediklerini kaydetti.
Seramik sanayisinde üreticilerin üretimini bir miktar kıstığını dile getiren Çağlar, ekonomideki iyileşmeyle beraber atıl kapasitelerin yeniden devreye alınacağını söyledi.
"Paketleme aşamasına kadar her aşamada belli standartlar var"
Çağlar, Türkiye'de üretilen en ucuz seramiğin bile, üretim standartlarındaki genel kalite nedeniyle çok kötü olamayacağını ifade ederek, "Türkiye'de üretimde belli bir kalite standardı var. Bu reçeteleri kullanmak zorundasınız ki o fırınlara, o preslere o ürünleri verebilesiniz. Yani biz istesek bile kalitesi düşük bir malzeme üretmek mümkün değil. Paketleme aşamasına kadar her aşamada belli standartlar var." diye konuştu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı