Balıkçı, Türkiye’nin toplam kapasitesinin ülkenin iç ihtiyacını karşılamaya yetecek seviyede olmasına rağmen özellikle vasıflı çelikler ve yassı mamulde ciddi dışa bağımlılığın sürdüğünü vurguladı.
SteelRadar’ın medya partneri olduğu Metal Expo 2025 konferansında sunum gerçekleştiren; Balıkçı, Türkiye’nin 2021 yılında çelik üretiminde kapasitesine en çok yaklaştığı dönemi yaşadığını hatırlatarak, “2024 verilerine göre 13 milyon ton ihracat, 18,3 milyon ton ithalat ve 36,9 milyon ton üretim gerçekleştirdik. Yalnızca iç pazarda tüketilen çelik miktarı ise 42,3 milyon ton oldu. Aslında ülkemizin kapasitesi rakamsal olarak ihtiyacı karşılayabilecek seviyede. Ancak kalite ve son ürün çeşitliliği bakımından bazı kalemlerde üreticilerimiz yeterli olamıyor. Bu da ithalatı zorunlu hale getiriyor” dedi.
“Kütükte yüksek kapasiteye rağmen 3,5 milyon tonluk ithalat”
Balıkçı, özellikle yassı mamuldeki ve slabdaki dışa bağımlılığa dikkat çekerek; “Türkiye’nin yüksek kütük üretim kapasitesine rağmen 2024’te 3,5 milyon ton kütük yarı mamul ithalatı yaptı.
Mikro alaşımlı ve alaşımlı kütük üretimi yetersiz kalıyor. Bu nedenle ithalat ihtiyacı doğuyor. önümüzdeki dönemde kütük üretiminde kalite ve çeşitliliği artıracak adımlar atmamız kritik önem taşıyor.”Dedi.
“Vasıflı çelik ve yassı mamulde dışa bağımlılık”
Sunumunda Türkiye’de üretim tonajı istenilen seviyede olmayan ve doğrudan ithalat kalemi olan ürün gruplarına da değinen Balıkçı, “Bugün Asil Çelik, Çemtaş ve son dönemde HASÇELİK bu grupların bir kısmını üretmektedir. Vertra Steel olarak biz de üretim hedeflerimizi bu eksiklerin kapatılmasına yönlendireceğiz. Katma değeri yüksek çelik kaliteleri, yalnızca kimyasal kompozisyon olarak değil, slab gibi stratejik yarı mamuller bakımından da kritik önemdedir” ifadelerini kullandı.
“İthalat aleyhine gidişatı durdurmalıyız”
Balıkçı, ihracat–ithalat dengesindeki bozulmaya da dikkat çekti:
“2022’den bu yana ihracat/ithalat oranında her yıl geriye düşüyoruz. Bu gidişatın önüne geçilmezse geri dönüşü zor bir noktaya ilerliyoruz. Özellikle Çin’e karşı ek vergilerin konuşulması ve uygulanması artık kaçınılmaz bir gereklilik haline geldi. Çinli üreticilerle rekabet etmek giderek zorlaşıyor.”
Çözüm önerileri: Katma değerli üretim ve yeni yatırımlar
Balıkçı, Türkiye’nin rekabet gücünü artırması için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
- Üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve katma değerli üretimin artırılması,
- Endüstri 4.0 ve otomasyon yatırımları, hurda yerine DRI/HBI gibi düşük maliyetli hammaddelerin kullanımı,
- Kapalı döküm ve vakum yatırımlarıyla daha yüksek kaliteli ürün üretimi,
- Soğuk hadde, dikişsiz boru ve filmaşin yatırımlarıyla katma değerli üretimin desteklenmesi,
- Yassı mamul üretim yatırımlarının artırılması, özellikle otomotiv, beyaz eşya ve savunma sanayi için,
- Vasıflı çeliklerde (St 52, bor alaşımlı, mikroalaşımlı) kapasitenin geliştirilmesi.
“Yeşil çelik dönüşümü artık ertelenemez”
Balıkçı, AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ve diğer yeşil dönüşüm politikalarının Türk üreticiler için hayati önem taşıdığını da vurguladı:
“Bugün İsdemir, Erdemir, Çolakoğlu, Kaptan ve Tosyalı gibi üreticiler karbon ayak izini azaltma, atık ısıdan enerji üretme, atık geri kazanımı ve hidrojen bazlı çelik üretimi gibi projelere yatırım yapıyor. Avrupa pazarına ihracat yapmak isteyen Türk firmaları için bu strateji kritik hale gelmiştir.”
“Türkiye stratejik bir üretim üssü olabilir”
Balıkçı konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla çok stratejik bir noktada. Ancak bu avantajı korumak için vasıflı ve yassı çelik üretiminde dışa bağımlılığı azaltmalı, katma değerli üretimi artırmalı ve yeşil dönüşümü hızla benimsemeliyiz. Aksi halde rekabet gücümüz her geçen yıl daha da zayıflayacaktır.”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı