Baş, proje kapsamında sektörün karbonsuzlaşma çabalarını desteklemek amacıyla dört fazda çalışmalar yürüttüklerini belirterek, “2022’den 2025’e kadar yürüttüğümüz proje ile çelik sektörünün üretim, tedarik ve tüketim zincirinde analitik veri ve değerlendirmeler elde ettik” dedi.
Projede öncelikli olarak sıvı çelik üreticileri üzerinde odaklandıklarını, geniş kapsamda ise madencilik faaliyetleri, hammadde tedarikçileri, haddehaneler ve nihai ürün üreticileri ile çelik tüketici sektörleri de kapsadığını anlatan Baş, “Proje boyunca yaptığımız mülakatlar ve çalıştaylar, sektörün ihtiyaçlarını ve dönüşüm fırsatlarını net şekilde ortaya koydu” diye konuştu.
Baş, sektörde çalışanların karbonsuzlaşma dönüşümüne yüksek motivasyon gösterdiğini vurgulayarak, “Çalışanlar, karbonsuzlaşmayı yalnızca zorunlu bir uyum süreci olarak değil, üretim süreçlerini optimize etme, teknolojik gelişimi teşvik etme ve çevresel etkileri azaltma amacıyla sahipleniyor. Bu grup, dönüşüm sürecinde kilit rol oynuyor” ifadelerini kullandı.
Sektördeki mevcut durumla ilgili olarak Baş, şunları söyledi: “Türkiye’de ulusal iklim politikası mimarisi ve bağlayıcı düzenlemeler hâlâ eksik. Çelik tesislerinden kaynaklanan kirletici emisyonların yönetiminde entegre bir sistem bulunmuyor ve teknoloji dönüşümü, planlama ve altyapı eksiklikleri nedeniyle yavaş ilerliyor. Ayrıca düşük karbonlu çelik talebi henüz yeterince güçlü değil, hurda arzı dışa bağımlı ve elektrik üretiminden kaynaklanan dolaylı emisyonlar yüksek.”
Projeden çıkan politika önerilerini de paylaşan Baş, “Sektörde ulusal yeniden yapılandırma ve modernizasyon planı hazırlanmalı, çok aktörlü sorumluluk yaklaşımı geliştirilmeli, sanayide Karbonsuzlaşma Platformu kurulmalı ve düşük karbonlu çelik için ulusal ölçütler ve standardizasyon sistemi oluşturulmalı. Ayrıca ham çelik üreticileri için sera gazı emisyonu azaltım hedefleri zorunlu hale getirilmeli ve kamunun erişimine açık bir emisyon bilgi sistemi kurulmalı” dedi.
Baş, sunumunda karbonsuzlaşmanın yalnızca çevresel değil, sosyal etkileri açısından da sektöre katkı sağlayacağını belirterek, “Temiz üretim ve düşük karbonlu üretim sistemlerine geçiş, sektöre genç ve yetenekli işgücü kazandırabilir ve ‘kirli sanayi’ algısını kırabilir. Bu dönüşüm, çalışanların sahiplenmesiyle gerçek anlamda başarıya ulaşabilir” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı