İtalyan enerji şirketi Eni’nin Dünya Enerji Görünümü raporuna göre; kobalt, lityum, nikel, manganez ve grafit gibi mineraller, batarya teknolojileri ve yenilenebilir enerji sistemlerinin geliştirilmesinde kritik öneme sahip. Ancak bu kaynakların üretimi büyük ölçüde sınırlı sayıda ülkenin elinde bulunuyor.
Kobalt rezervlerinin yüzde 50’sinden fazlası Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde, grafit üretiminin yüzde 78’i Çin’de, nikelin ise yüzde 60’tan fazlası Endonezya’da gerçekleşiyor. Ayrıca nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 69’u da Çin’de üretiliyor. Bu tablo, kritik minerallerdeki yoğun üretim bağımlılığını gözler önüne seriyor.
Rapora göre, küresel kritik mineral üretimi geçen yıl ortalama yüzde 5,5 artarken, kobalt üretiminde belirgin yükseliş görüldü. Ancak arzın birkaç ülkeye bağımlı olması, arz güvenliği riskini artırarak fiyat dalgalanmalarına ve piyasa rekabetinin zayıflamasına yol açıyor.
“Çin’in Kısıtlamaları Yeni Bir Jeopolitik Bağımlılık Yaratıyor”
Türkiye Madenciler Derneği Çevre Koordinatörü Caner Zanbak, Çin’in son 20 yılda kritik mineral madenciliği ve işleme alanında büyük ilerleme kaydederek enerji dönüşüm zincirinde belirleyici güç haline geldiğini söyledi.
Zanbak, Çin’in ihracat kısıtlamalarının özellikle ABD, AB ve Japonya gibi büyük ekonomiler için stratejik kırılganlık yarattığını belirterek, “İlerleyen 3-5 yıl içinde ham madde tedarik riskleri nedeniyle dünya yeni ticaret savaşlarına sahne olabilir” uyarısında bulundu.
Stratejik Ortaklıklar ve Türkiye İçin Fırsat
Zanbak, büyük ekonomilerin arz güvenliğini korumak amacıyla kritik mineral üreticisi ülkelerle stratejik ortaklıklar kurduğunu ve ham madde stoklamaya başladığını söyledi.
Türkiye’nin de bu süreçte imalat sanayisinin ihtiyaçlarını doğru belirleyip yerli kaynaklarını geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Zanbak, “Jeolojik çeşitliliği yüksek Türkiye’nin, ham madde temin stratejilerini hızla uygulamaya koyması büyük önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı