Marino, mevcut piyasa koşullarında tüm değer zinciri aktörlerinin rollerini, stratejilerini ve iş modellerini yeniden düşünerek bu değişimlere uyum sağlamalarının zorunlu olduğunu vurguladı.
Marino, çelik üretiminde karbonsuzlaşmanın önemine dikkat çekerek, üretim süreçlerinin dönüştürülmesiyle CO₂ emisyonlarının yaklaşık %30 oranında azaltılabileceğini ifade etti. Bu kapsamda, çelik servis merkezlerinin (SSC) geleneksel iş modellerinin önemini kaybetmeye başladığını ve bu yapıların rollerini yeniden tanımlaması gerektiğini dile getirdi.
Knauf Interfer’in fabrika bağımsız bir çelik servis merkezi olarak bu dönüşüme ayak uydurmak için harekete geçtiğini belirten Marino, üreticilerden son kullanıcılara kadar tüm tedarik zincirinde karbon emisyonlarının azaltılması gerektiğini vurguladı. Tedarik zincirlerindeki değişimlerin yeni fırsatlar da sunduğunu kaydeden Marino, şirketin bu doğrultuda yatırımlarını artırdığını söyledi.
Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında yürürlüğe giren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'na (CBAM) da değinen Marino, sanayi egemenliğinin korunabilmesi için adil rekabet koşullarının oluşturulmasının şart olduğunu ifade etti. Marino, Almanya’daki aile şirketleri ve KOBİ’lerin dayanıklı yapısını vurgulayarak, CBAM'ın tüm sanayi paydaşları için dengeli ve uygulanabilir olmasının önemini dile getirdi.
Marino, karbon maliyetlerinin çelik sektörünü olumsuz etkilediğini ve 2021 yılı başına kıyasla CO₂ fiyatlarının yaklaşık %163 arttığını belirtti. CBAM kapsamında serbest tahsislerin 2027 yılında sona ereceğini ve 2034’e kadar tamamen kaldırılacağını hatırlattı.
Knauf Interfer’in bu değişime yanıt olarak yaptığı yatırımlara da değinen Marino, Almanya'nın Duisburg kentindeki yüksek kapasiteli modern lojistik merkezlerinin ve ileri teknolojiye sahip üretim hatlarının şirketin rekabet gücünü artırdığını belirtti. Marino, lojistik operasyonlarında %70 nehir taşımacılığı, %25 tren ve %5 kamyon kullanımına dayalı sürdürülebilir bir dağıtım altyapısı kurduklarını ifade etti.
Jeopolitik gelişmeler, iklim değişikliği ve ürün tedarikindeki zorunluluklar nedeniyle sadece bölgesel değil, küresel ölçekte düşünmenin ve hareket etmenin önemini vurgulayan Marino, şirketlerin başarısının müşteriler, tedarikçiler, çalışanlar ve finans kuruluşlarıyla karşılıklı güven ilişkisine dayandığını sözlerine ekledi.
Comments
No comment yet.