Cari yılın ilk altı ayında İran’ın demir cevheri konsantresi ihracatı, yaklaşık %99 artışla 6,5 milyon tona ulaşmıştı. Bu rakam etkileyici görünse de analistler, bu durumun hızlı kâr elde etme arzusundan çok, ülkenin çelik üretim zincirindeki yapısal zayıflıklarını yansıttığını belirtiyor.
Demir cevheri ve çelik alanında Uluslararası Analist Keyvan Jafari Tehrani, Nabz-e Bazar’a özel bir röportajında şunları söyledi:
“Bugün İran’ın demir cevheri ihracatı, spekülatif kâr peşinde olmaktan ziyade, küçük ve orta ölçekli madencilik işletmelerinin karşılaştığı finansal baskıya bir tepkidir. Bu işletmeler, yerel çelik üreticilerinden aylarca alacaklarını tahsil edememektedir ve bu nedenle ürünlerini Çin’e ihraç etmeyi tercih etmektedir.”
Tehrani ayrıca :“Çin, İran’ın en büyük demir cevheri alıcısı olmakla birlikte, çelik ürünleri açısından ticari ilişkilerimiz sınırlıdır. Çinli alıcılar, kendi iç piyasalarındaki fiyatlarla kıyaslandığında İran ürünleri için daha yüksek fiyat ödemek istememektedir. Bu arada, yaptırımlar ve hatalı yerel fiyatlandırma mekanizmaları, İran’ın bitmiş çelik ürünlerini ihraç etme yeteneğini ciddi şekilde zayıflatmıştır.”
Jafari Tehrani, cezalandırıcı politikaların özellikle ham demir cevheri ihracatına yüksek gümrük vergisi uygulanmasının—uzun vadede yıkıcı sonuçlara yol açabileceğini uyardı. 2010 yılında Hindistan’ın yaşadığı deneyime atıfta bulunarak şöyle konuştu:
“Hindistan, %40 ihracat vergisi uygulayarak demir cevheri ihracatını iki yıl içinde 110 milyon tondan 5 milyon tonun altına düşürdü. Bu politika, madencilik sektöründen büyük oranda sermaye kaçışına neden oldu. Dört yıllık ekonomik zarardan sonra Hindistan, bu vergiyi kaldırmak zorunda kaldı. Ardından yeni arama faaliyetlerine büyük yatırımlar yaptı ve kanıtlanmış demir cevheri rezervlerini 20,5 milyar tondan 33 milyar tonun üzerine çıkardı.”
İran demir cevherinin kalitesiyle ilgili soruya ise şöyle yanıt verdi:
“İran demir cevheri genellikle kabul edilebilir kaliteye sahiptir; ancak bazı yataklarda kükürt veya fosfor oranı yüksektir—bu sorunlar zenginleştirme süreçleriyle giderilebilir. Asıl zorluk, hematit yatakları için entegre ve ileri düzey zenginleştirme altyapısının eksikliğidir. Bu durum, küçük çaplı hematit madenlerinin çoğunun kapanmasına yol açmıştır.”
Son olarak analist, İran’ın demir cevheri rezervlerinin önümüzdeki 14 ila 18 yıl içinde kritik bir darboğaza girebileceğini, ancak bu sürecin önlenebileceğini vurguladı:
“İhracattan elde edilen gelirlerin bir kısmı yeni arama faaliyetlerine ve hidrojen destekli akışkan yatak manyetik kavurma gibi yeni nesil hematit zenginleştirme teknolojilerine yönlendirilmelidir. Temel iç sorunlar çözülmeden ihracatı yasaklamak veya kısıtlamak, sadece sermaye kaçışını hızlandırır ve krizi derinleştirir.”
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı