Metal Expo 2025, İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açtı. Sky Fuarcılık tarafından organize edilen ve SteelRadar’ın etkinlik partneri olduğu fuarda, konferans programı açılış konuşmalarının ardından başladı.
Konferansın ilk gününde “Küresel Rekabetin Yeni Dinamikleri ve Türk Çelik Üreticilerinin Stratejileri” başlıklı oturumlar düzenlendi. Oturumda konuşan İzmir Demir Çelik (İDÇ) Dış Satış Müdürü Eftal Pehlivan, 2025 yılında giderek belirginleşen küresel korumacılık politikaları, düşük talep ortamı ve jeopolitik risklerin Türk çelik üreticileri üzerindeki etkilerini değerlendirdi.
Pehlivan, “Küresel rekabetin yeni dinamikleri” başlığı altında, dış pazarlarda karşılaşılan zorlukların yanı sıra, bu zorlukların fırsata dönüştürülmesi için yürütülen stratejik yaklaşımları aktardı.
İzmir Demir Çelik’in üretim gücü
1975 yılından bu yana faaliyet gösteren İDÇ, Türkiye’nin önde gelen entegre uzun mamul üreticileri arasında yer alıyor. Aliağa’daki entegre tesisinde 2 çelikhane, 3 haddehane, liman işletmesi ve 350 MW kapasiteli termik santral bulunuyor. Ayrıca, devrede olan 70 MW kapasiteli güneş enerjisi santralinin kapasitesinin 150 MW seviyesine çıkarılması hedefleniyor.
2024’te devreye alınan yeni çelikhane yatırımıyla birlikte IDC’nin yıllık sıvı çelik üretim kapasitesi 3,1 milyon tona ulaştı. Bu kapasiteyle İDÇ, Türkiye’nin en büyük 5 üreticisinden biri konumuna geldi.
Ürün portföyünde inşaat demiri, profil ve kütük/blum gibi uzun ve yarı mamuller bulunan şirket, ihracat faaliyetlerini Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Güney Amerika pazarlarına gerçekleştiriyor. İDÇ Limanı ve lojistik altyapısı sayesinde yüksek hacimli ve hızlı yükleme kabiliyeti sunarak rekabet gücünü artırıyor.
Sektörde kapasite sorunları
Pehlivan, çelik sektöründe sürdürülebilirliğin temel şartının %75’in üzerinde kapasiteyle üretim yapmak olduğuna dikkat çekti. Ancak son iki yıldır kapasite kullanım oranının %60’ın altına gerilemesinin, sektör için ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
İDÇ, elektrik ark ocaklı üretim modelinde hurdayı ana hammadde olarak kullanıyor. Ancak 2025’in ilk yarısında hurda tedariğinde yaşanan belirsizlikler nedeniyle şirket, hibrit ve esnek bir hammadde stratejisine yöneldi. Hem hurda hem de kütük kullanımıyla maliyetlerini optimize eden İDÇ, ihracat pazarlarında rekabet gücünü korumayı hedefliyor.
Türkiye’nin en büyük oranda kütük ithalatı yaptığı bölge %50 payla Asya (Çin, Endonezya, Vietnam, Malezya) olurken, bu bölgeyi Rusya & Ukrayna ve Körfez ülkeleri takip ediyor.
Avrupa ve CBAM süreci
Türkiye’nin ticaretinde Avrupa’nın payının son iki yılda %40’tan %25’e gerilediğinin altını çizen Pehlivan; "Bu durum çelik sektöründe önemli bir kayıp yarattı. AB’nin kota sistemini revize etmesiyle 1 Ocak itibarıyla ülkeye özel 22.892 tonluk kota tanımlandı. İDÇ’ye göre, tonaj bazında ciddi bir artış olmasa da ticari öngörülebilirlik açısından kazanım sağlandı. Ayrıca, 1 Ocak 2026’da yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM), ithal ürünlerde gömülü karbon emisyonunu vergilendirecek. Ancak emisyon metodolojisinin henüz netleşmemesi, fiyatlama ve kontrat süreçlerinde risk oluşturuyor." Dedi.
Referans emisyon değerleri; yüksek fırın için 1,3 ton CO₂, elektrik ark ocağı için ise 0,2 ton CO₂ seviyesinde öngörülüyor. Avrupa’nın düşük karbonlu üretime yöneldiğini belirten Pehlivan, “Bugün artık sadece kaliteli üretmek yetmiyor; aynı zamanda regülasyon risklerini de yönetmek gerekiyor” dedi.
Kuzey Afrika yükseliyor
Pehlivan konuşmasında, Kuzey Afrika’nın gelecekte yeşil çelik üretim üssü olma potansiyeline dikkat çekti. Fas’taki yenilenebilir enerji yatırımları, Mısır’ın rekabetçi ihracat yapısı ve Moritanya, Cezayir, Libya gibi ülkelerdeki yeni yatırımların bölgeyi Avrupa için önemli bir tedarik merkezi haline getireceğini belirtti.
Özellikle Mısır’da kurulacak 4 milyon ton kapasiteli DRI tesisi ve Fas’ın 32 milyar dolarlık hidrojen bazlı yeşil çelik vizyonunun Türk üreticileri açısından yeni bir rekabet alanı yaratacağını vurguladı.
İDÇ verilerine göre, 2025’in ilk 7 ayında Türkiye’nin profil ihracatında her 3 tondan 1’i Kuzey Afrika’ya yapıldı. Ancak yatırımlar tamamlandığında, Türk üreticilerin mevcut pazarlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabileceği ifade edildi.
ABD pazarı ve belirsizlikler
Eftal Pehlivan"ABD’nin 232. Madde kapsamında uyguladığı %50 vergi ve dönem sonu antidamping incelemeleri, Türk üreticiler için önemli bir risk unsuru. İDÇ’ye göre ABD pazarı stratejik önemde olsa da, mevcut koşullarda öngörülebilirliği düşük bir alan haline geldi. ABD’nin, Türkiye ve Meksika’dan ithal inşaat demirine antidamping vergisi ve telafi edici vergi uygulamasına yönelik inceleme başlattığı hatırlatıldı. Kaptan Demir Çelik için teşvik oranı %5,54, Çolakoğlu Metalurji için ise %0,03 seviyesinde bulunuyor. 2025’in Ocak-Ağustos döneminde ABD, Meksika’dan 99.311 mt, Türkiye’den ise 67.042 mt inşaat demiri ithal etti" diye konuştu.
İç piyasa ve finansman koşulları
Türkiye iç piyasasında halen durgun talep ve yüksek finansman maliyetleri öne çıktığını söyleyen Pehlivan; Hurda fiyatlarının 340–345 dolar/ton bandında yatay seyretmesi, piyasadaki temkinli havayı yansıtıyor. Avrupa’da ise kota revizyonları Türkiye lehine sınırlı fırsatlar sunsa da, ölçek büyütmeye değil mevcut pozisyonu korumaya yönelik gelişmeler olarak değerlendiriliyor"
Küresel projeksiyonlar
Pehlivan, "Küresel projeksiyonlara göre Çin’in küresel çelik talebindeki payı 2050’ye kadar %49’dan %31’e gerileyecek. Buna karşılık Hindistan, çelik tüketimini neredeyse üçe katlayarak payını %8’den %21’e çıkaracak. İDÇ, mevcut dalgalı ortamda maliyet optimizasyonu, entegre üretim yapısı, lojistik gücü ve sürdürülebilirlik odaklı yatırımlarıyla rekabet avantajı sağlamaya odaklanıyor. Şirket, 2025 yılını “şeffaf, disiplinli ve sağlam adımlarla” tamamlamayı hedefliyor" diye konuştu.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı