Sefer Levent yazısında; GEÇTİĞİMİZ hafta demir-çelik sektörünün iki önemli isminden gelen açıklamalar 2026 yılının bu stratejik sektör açısından hayli bir kritik viraj olduğunu ortaya koydu.
Tosyalı Grubu hem Türkiye’de hem de yurtdışındaki dev yatırımlarıyla global pazarın en önemli oyuncularından biri. Grubun başındaki Fuat Tosyalı aynı zamanda Akdeniz Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin (ADMİB) başkanlığını da üstleniyor. ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı sektörün eylül ayı ihracat rakamlarını değerlendirdiği açıklamasında kritik bir uyarıda bulundu:
“Özellikle Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) mali yükümlülüklerinin 2026 yılı itibarıyla başlayacak olmasıyla yaptığımız ihracata karbon maliyetleri eklenecek. Sektörel olarak Avrupa Birliği, birlik dışı çelik ithalatında ton başına 60 Euro civarı ek maliyet öngörüyor. İlaveten Avrupa Birliği kotaların düşürülüp vergilerin artırılması yoluyla pazara girişi zorlaştırma yönünde adımlar atmaya başladı. Bu konuyu ülke olarak, ilgili bakanlıkların ve sektör kuruluşlarının öncülüğünde AB ile müzakere etmemiz gerekiyor. Çelik gibi stratejik bir sektörde atılacak her adım çok önemli olacak ve tüm diğer sektörleri ve ülke ekonomimizi etkileyecektir.”
Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü ve Çelik İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, 2020 yılından bu yana Avrupa’yı temsil ettiği icra kurulu üyeliği görevinin yanı sıra küresel çelik endüstrisinin yüzde 85’ini kapsayan çatı kuruluşu, Dünya Çelik Birliği’nin (World Steel Association) 2025–2026 dönemi başkanlık görevini devraldı. Geçtiğimiz dönemde de başkan yardımcılığı görevini sürdürüyordu. Zor bir dönemde başkanlığı üstlenen Dalbeler’den demir-çelik pazarı değerlendirmelerini aldım.
AVANTAJLIYIZ AMA…
2026 yılı Ocak itibarı ile AB’de uygulanmaya başlayacak olan SKDM’ye dikkat çeken Dalbeler, “İthalata uygulanacak karbon vergisi çok önemli. Her ne kadar rakiplerimize karşı avantajımız olsa da ithal ürünlerin maliyetlerini olumsuz etkilemesi sebebi ile bizlere de olumsuz etkisi beklenmektedir. AB son yıllarda karbonsuzlaştırma politikaları kapsamında çelik sektörüne milyarlarca Euro devlet yardımı sağlamakta. Zira mevcut durumu ile AB çelik sektörü şu an batmanın eşiğindedir. Biz ise 1997 yılında imzalamış olduğumuz AKÇT gereği, o günden bu yana hiçbir teşvik almadan bugünlere geldik” dedi.
İlk döneminde çelik ithalatına ulusal güvenlik gerekçesi ile yüzde 25 vergi getiren Trump’ın ikinci döneminde bu vergiyi hem yüzde 50’ye çıkardığına hem de listeye çelik türevlerini da dahil edip genişlettiğine dikkat çeken Dalbeler, “İç talepte yaşadığı daralma sonucu ihracatını 60 milyon tonlardan 120 milyon tonlara taşıyan Çin ise diğer pazarlarda rekabet edilemez bir tedarikçi konumunda. Sektörünün neredeyse tamamı devlet kontrolünde olan ve maliyet mevhumu olmayan bir rakip ile bizlerin başa çıkması mümkün değil. Mevcut konjonktür, jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler, artan enerji ve işçilik maliyetleri ABD dışında tüm çelik sektörlerini olumsuz etkilemekte ve kapasite kullanım oranlarını düşürmekte” diye konuştu.
Ardından sektör olarak beklentilerini şöyle sıraladı:
“Türk çelik sektörü olarak önümüzde oldukça zorlu geçecek bir yıla girerken öncelikle Çin ve Rusya gibi ülkelerden yapılan ithalatın yarattığı haksız rekabetin giderilmesi için acil adımlar atılmalıdır. Diğer yandan, AB ile masaya oturarak hem AKÇT hem de Gümrük Birliği anlaşmaları kapsamında Türkiye’nin bu yeni düzenlemeden muaf tutulmasına yönelik müzakere başlanması gerekmektedir.”
Demir-çelik sektörünün iki önemli isminin 2026 yılına ilişkin endişeleri böyle. ABD Başkanı Trump’ın karşı açıklamalarıyla SKDM hem dünya hem de Türkiye gündeminde hayli geri sıralara düştü. Ancak takvim tıkır tıkır işliyor. Türkiye olarak stratejik konumdaki demir çelik ve diğer sektörlerle ilgili olarak atacağımız adımlar uluslararası rekabette bize ciddi avantajlar sağlayabilir. Aman dikkat!
9 AYDA 21 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT
DEMİR-çelik sektörü eylülde ihracat artışını sürdürerek küresel dalgalanmalara karşı dirençli bir görünüm sergiledi. Yılın ilk dokuz ayında 21 milyar doları aşan ihracat hacmiyle sektör, Türkiye toplam ihracatının yaklaşık yüzde 11’ini oluşturdu.
ADMİB Başkanı Fuat Tosyalı, “Avrupa’daki talep toparlanmasının ve bölge içi lojistik avantajlarımızın etkisiyle son çeyrekte ihracatta daha güçlü bir ivme bekliyoruz. Amacımız hem mevcut pazarlardaki konumumuzu korumak hem de yükselen bölgelerde kalıcı yer edinmek” dedi.
HAZİRAN AYINDA DEVREYE GİRECEK
ALMANYA’nın üretiminde yaşanan gerileme sonucu, bu yıl Türk çelik endüstrisi Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi konumuna ulaştı. Bu konum aynı zamanda Türkiye’ye, dünyanın en büyük 7. çelik üreticisi olma unvanını da getirdi. Demir çelik sektörünün küresel karbon emisyonlarının yüzde 7’sinden sorumlu olduğuna dikkat çeken Dünya Çelik Birliği Başkanı Uğur Dalbeler, şöyle devam etti:
“Türkiye yüzde 75 düşük emisyon ile yapmış olduğu üretimden ötürü avantajlı konumda. AB, 2019 yılından bu yana çelik ithalatında tarifeli kota ile koruma önlemi uyguluyor ve her sene kota miktarında daha zorlayıcı koşullar yaratıyor. 2026 Haziran sonrası yürürlüğe girmesi öngörülen yeni koruma önlemi paketi, mevcut kota miktarlarının yarı yarıya azaltılmasını ve kota dışı ithalata uygulanan yüzde 25’lik tarifenin yüzde 50 oranında artırılmasını içeriyor. Önerilen yeni paket için kota miktarları için 2022-2024 verileri esas alındığından 2025 rakamları ile karşılaştırıldığında bu yeni önlem Türkiye açısından ihracatta yüzde 60’ın üzerinde bir düşüş anlamına geliyor.”
 
                
                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
Comments
No comment yet.