Şantiye, halihazırda Lüksemburg ve çevresindeki Büyük Bölge’nin (Saar-Lorraine-Lüksemburg, Belçika) en büyük inşaat alanı konumunda.
ArcelorMittal, 2023 yılının Haziran ayında binanın ilk çelik kirişinin yerleştirildiğini açıklamış, yapının çeliğin sürdürülebilir inşaatta oynayabileceği eşsiz rolün bir vitrini olacağını duyurmuştu. Şirketin planına göre bina, 2027 yılında ArcelorMittal çalışanlarının kullanımına açılacak.
Sürdürülebilirlik ve yenilik ön planda
Projede en başından bu yana binanın sürdürülebilirliği ve çalışanlara sunulacak çalışma ortamının kalitesi öncelikli olarak ele alındı. Yeni merkez, ArcelorMittal’in çelik, cam ve yeşil alanları bütünleştiren, ölçeklenebilir yapılar için geliştirdiği Steligence® tasarım felsefesinin en kapsamlı örneklerinden biri olacak.
Binanın dış iskeleti, Lüksemburg’da tamamen yenilenebilir enerjiyle çalışan bir elektrik ark ocağında (EAF) üretilen, %100 geri dönüştürülmüş içerikli XCarb® çelikten inşa ediliyor. Kullanılan her çelik kirişin karbon ayak izi ton başına 333 kilogram CO₂, yani kiriş başına 10,4 ton CO₂ tasarrufu anlamına geliyor. Toplamda 14 bin tondan fazla çelik kullanılacak binada, bunun %95’i XCarb® çelikten oluşacak.
Söz konusu XCarb® geri dönüştürülmüş ve yenilenebilir çelik, Differdange ve Belval tesislerinde üretiliyor, ardından Steligence® Üretim Merkezi'nde imal ediliyor. Çelik konstrüksiyonlar, geleneksel betonarme binalara kıyasla 7 ila 10 kat daha hafif olduğu için, üretim ve nakliye süreçlerinde önemli ölçüde malzeme tasarrufu sağlanıyor. Böylece yapının genel karbon ayak izi de ciddi oranda azaltılıyor.
Yeni genel merkez, enerji verimliliği yüksek ve düşük karbonlu inşaat teknikleriyle inşa ediliyor. Projenin hedefi, üç prestijli çevre sertifikasını birden almak:
-
BREEAM Exceptional: Çevresel performans ve kaynak verimliliği,
-
DGNB Gold: Ekonomik, ekolojik ve sosyo-kültürel kriterleri bütünleştiren sürdürülebilir yaklaşım,
-
WELL Gold: Çalışanların sağlığı, konforu ve refahına odaklanan yapı standartları.
Mimariden yapısal tasarıma kadar çeliğin gücü
Merkez projesi, 2017 yılında Paris merkezli Wilmotte & Associés mimarlık ofisinin kazandığı uluslararası bir yarışma sonucu geliştirildi. Projede “çeliğin tüm potansiyelini kullanarak çağdaş ve sürdürülebilir bir yapı” oluşturmak hedeflendi.
Mimari konsept dört ana tema üzerine kuruldu:
-
Monolitik ve cam cephe: Dış cephede geniş cam yüzeyler, açık hava alanları ve fotovoltaik panellerle donatılmış çatı terasları bulunuyor.
-
Havai yaya köprüleriyle atriyum: Katlar arasında görsel ve fiziksel bağlantı sağlayan açık bir atriyum tasarlandı.
-
Çeliğin ön planda olduğu yapı: Dörtlü yapısal elemanlardan oluşan sistem, çeliğin estetik ve teknik gücünü öne çıkarıyor.
-
Kolonsuz geniş açıklıklar: Ara kolonları olmayan, 20 metreye kadar uzanan geniş ofis katları, yüksek dayanımlı çelik hücresel kirişler ve kompozit zemin teknolojisiyle sağlanıyor. Bu sayede ofis alanları maksimum esnekliğe kavuşuyor.
“Lüksemburg, ArcelorMittal’in dayanıklılığının sembolü”
26 Eylül’de Kirchberg’de düzenlenen bilgilendirme etkinliğinde konuşan ArcelorMittal İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Vijay Goyal, projenin hem tarihi hem de sembolik değerine dikkat çekti:
“ArcelorMittal’in yolu, Lüksemburg’un çelik mirasından ayrı düşünülemez. ARBED’in liderliğinden Arcelor’un kuruluşuna, oradan da küresel bir çelik ve madencilik devi haline gelişimize kadar, Lüksemburg bizim evimiz olmanın ötesinde, dayanıklılığımızın ve dönüşümümüzün sembolü oldu. Kirchberg’i seçmemizin nedeni, Lüksemburg’un modern yüzünü temsil etmesi. Yeni merkezimiz, vizyonumuzun somut bir göstergesi olacak.”
Etkinlikte söz alan mimar Jean-Michel Wilmotte ise yapının mimari anlamını şu sözlerle özetledi:
“ArcelorMittal’in DNA’sından doğan bu bina, Kirchberg bölgesinde göğe doğru yükseliyor ve adeta çiçek açıyor.”
Projeden sorumlu ArcelorMittal Merkez Binası Başkanı Pierre Engel de çelik ve camın bir arada kullanımının mimari açıdan sunduğu fırsatlara değindi:
“Çelik ve cam mimarisi açısından elimizdeki malzemeler, Bauhaus ustası Mies van der Rohe’nin hayalini kurduğu türden. Uzun açıklıklar ve ince sütunlar sağlayan düşük karbonlu çeliklerimizin yanı sıra, binaya doğal ışık ve olağanüstü yalıtım sağlayan cam da projenin temel unsurlarından.”
Yeni merkez, çalışanları tek çatı altında toplayacak
Kirchberg’de yükselen yeni genel merkez, ArcelorMittal’in mevcut ofislerinde görev yapan çalışanlarını aynı çatı altında toplayacak. Ayrıca, Aperam çalışanları da bu binada yer alacak.
ArcelorMittal’in Lüksemburg’daki yeni merkez binası, yalnızca bir ofis değil; aynı zamanda çeliğin sürdürülebilir, yenilikçi ve düşük karbonlu bir gelecek için neler başarabileceğini gözler önüne seren sembolik bir yapı olarak tanımlanıyor.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı