Türkiye’nin yüksek enflasyonla mücadelesinin sürdüğünü ve bu süreçte sıkı para politikalarının devam ettiğini belirten Dalbeler, finansmana erişimin zorlaştığı bu dönemde üretici kesimin desteklenmesi gerektiğini söyledi. “Elbette bu bir geçiş süreci, ama bu süreci en az hasarla atlatmamız lazım. Bunun için üreticinin ayakta kalması gerek,” dedi.
"Kredi tek başına çözüm değil, esas sorun girdi maliyetleri"
Dalbeler, mevcut koşullarda krediye erişimin artırılmasının tek başına çözüm olmayacağını savunarak şu ifadeleri kullandı:
“Sanayiciye kredi veriyoruz diyorsunuz ama bu yetmez. Sanayicinin maliyetlerini düşürmeden sadece krediyle rekabet gücü kazanması mümkün değil. Enerji fiyatları, doğalgaz ve işçilik maliyetleri son derece yüksek. Amerika’da üretim yapan bir firmayla bizim yarışabilmemiz için aynı şartlara sahip olmamız lazım. Ama biz doğalgazı 2-3 kat daha pahalıya alıyoruz.”
"İşçilik maliyetleri euro bazında 3 katına çıktı"
Türkiye'de işçilik maliyetlerinin euro bazında son beş yılda üç kat arttığını belirten Dalbeler, bunun üreticinin rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflattığını söyledi. “Bir yandan kayıt dışıyla mücadele edemiyoruz, öte yandan asgari ücret artışı gibi maliyet baskılarına maruz kalıyoruz. Bu ortamda ihracat yapmamız da, iç piyasada ayakta kalmamız da çok zor.”
"İstihdamda çöküş yaşanıyor, ilk 6 ayda 20 bin kişi işsiz kaldı"
Dalbeler, çelik sektöründe yılın ilk yarısında 20 binin üzerinde istihdam kaybı yaşandığını açıkladı. “Yılın ikinci yarısında bu rakamın benzer düzeyde artmasını bekliyoruz. Bu yalnızca bir sektörün değil, Türkiye’nin sosyal yapısının da sorunu haline gelmeye başladı,” dedi. Sektördeki küçülmenin, bağlantılı birçok yan sanayi ve lojistik zincirini de olumsuz etkilediğini vurguladı.
"İthalat baskısı sanayiciyi boğuyor"
Dalbeler, Türkiye’de çelik tüketiminin yüzde 50’sine yakınının ithalatla karşılandığını ve bu oranın sürdürülemez olduğunu ifade etti. Özellikle Çin, Endonezya, Vietnam ve Malezya gibi ülkelerden gelen ürünlerin devlet teşvikleriyle ciddi fiyat avantajı elde ettiğini belirten Dalbeler, “Bu ülkelerde üreticiye sağlanan desteklerle yarışmamız mümkün değil. Biz üreticiye destek veremiyoruz, üzerine bir de ithalatla cezalandırıyoruz,” diye konuştu.
"Çelik sektöründeki kriz imalat sanayisine sıçrar"
Türkiye’de çelik sektörünün yalnızca kendi içinde değerlendirilemeyeceğini vurgulayan Dalbeler, “Biz ana tedarikçiyiz. Otomotiv, beyaz eşya, inşaat, altyapı yatırımları gibi onlarca sektör bizden ürün alıyor. Eğer biz ayakta kalamazsak, bu sektörlerin de üretim yapması imkânsız hale gelir,” dedi.
"Avrupa 13 milyar euro hibe verdi, biz hâlâ teşvik konuşuyoruz"
Avrupa’nın çelik sektörünü yeşil dönüşüme hazırlamak için 13 milyar euroya yakın hibe verdiğini hatırlatan Dalbeler, Türkiye’de ise özel sektörün bu dönüşümü kendi imkânlarıyla gerçekleştirmek zorunda kaldığını söyledi. “Devletten teşvik istemiyoruz ama en azından adil bir rekabet ortamı bekliyoruz. Girdi maliyetlerini düşürün, bizim kendi kendimize yetmemize izin verin,” dedi.
"Sanayide dönüşüm için samimi bir iradeye ihtiyaç var"
Dalbeler son olarak, Türkiye’nin sanayide yapısal bir dönüşüm gerçekleştirmesi için maliyet dengelerinin yeniden kurulması ve haksız rekabetin önlenmesi gerektiğini belirtti. “Yapısal sorunlara yapısal çözümler getirmediğimiz sürece geçici tedbirlerle kalıcı başarı elde edemeyiz. Sanayi güçlü olursa ekonomi güçlü olur. Bunu unutmamamız gerek,” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı