Etkinliğe katılan Wirtschaftsvereinigung Stahl (WV Stahl) Başkanı Gunnar Groebler, Başbakan Olaf Scholz ve eyalet temsilcilerine teşekkür ederek, “Bugünkü güçlü katılım, çelik sektörünün geleceğinin ulusal bir görev olduğunu gösteriyor. Bu sadece bir sektör meselesi değil; Almanya’daki tüm sanayi değer zincirlerinin korunması meselesidir,” dedi.
WV Stahl verilerine göre, Almanya’da sanayi üretimi önemli bir baskı altında. EY Sanayi Barometresi verileri, ülkede her ay ortalama 10.000 sanayi istihdamının kaybolduğunu gösteriyor. Groebler, “Bugün kaybedilen üretim geri getirilemez. Sanayi temeli zayıflarsa, sosyal istikrar da risk altına girer,” uyarısında bulundu.
“Çelik sanayinin omurgasıdır” diyen WV Stahl Genel Müdürü Kerstin Maria Rippel, Almanya’nın yıllık 37.2 milyon ton üretimle Avrupa’nın en büyük çelik üreticisi olduğunu ve yaklaşık 5.5 milyon istihdamın doğrudan veya dolaylı olarak çelik tedarik zincirine bağlı bulunduğunu vurguladı. Rippel, “Çelik sadece bir malzeme değil, stratejik bir kaynaktır. Çelik olmadan sanayi, sanayi olmadan refah, refah olmadan da toplumsal barış olmaz,” dedi.
Alman çelik şirketleri halihazırda dönüşüm sürecine yoğun yatırım yapıyor. Sektör; doğrudan indirgeme (DRI) tesisleri, yeşil hidrojen altyapısı, elektrik ark ocakları ve düşük emisyonlu çelik sertifikasyon sistemi LESS (Low Emission Steel Standard) üzerine çalışıyor. Groebler, “Sektör sorumluluk alıyor, ancak şimdi karşı adım atma sırası siyasette,” ifadesini kullandı.
WV Stahl, Alman hükümetine yönelik dört öncelikli talebi şu şekilde sıraladı:
-
Adil rekabet:
-Fiyat dampingine ve kapasite fazlasına karşı güçlü ticaret önlemleri.
-CBAM’daki (Karbon Sınır Ayarlama Mekanizması) eksiklerin 1 Ocak 2026’ya kadar giderilmesi; aksi hâlde mevcut ücretsiz tahsislerin sürdürülmesi.
-
Rekabetçi enerji fiyatları:
-Kalıcı olarak düşük iletim ücretleri,
-Elektrik fiyat telafi mekanizmasının genişletilmesi,
-Orta vadede sanayiye özel güvenilir bir elektrik fiyatı mekanizması.
-
Hidrojen ekonomisinde hızlanma:
-Avrupa genelinde hidrojen altyapısının hızla genişletilmesi,
-İlk ve uzun vadeli sözleşmeler için risk garantileri,
-Rekabetçi fiyatlarla hidrojen üretiminin desteklenmesi.
-
Düşük emisyonlu çeliğe talep oluşturulması:
-Kamu alımlarında “Made in Germany & EU” ürünlerine öncelik verilmesi,
-Düşük emisyonlu çeliğin filo emisyon hedeflerine dâhil edilmesi gibi teşviklerin uygulanması.
WV Stahl, sanayi politikasının aynı zamanda egemenlik politikası olduğunu vurguladı. Groebler, “Sanayi üretimini kaybedersek, ekonomik ve teknolojik gücümüzü, dolayısıyla siyasi hareket kabiliyetimizi de kaybederiz,” dedi. Rippel ise, “Dönüşümü yönetmeye hazırız. Şimdi Alman hükümetinin kararlı adımlar atması gerekiyor,” sözleriyle çağrısını yineledi.
Yorumlar
Henüz yorum yapılmadı